Daha geçen fiyat aldım birebir aynı araç için, 130 küsürdü. Sıfırı 170 bin olduğu bilgisi yanlış.

@roket adam
Audi’nin sitesinde bakıyorum. 35.000 euro-171000 tl yazıyor. Siz bayiden birebir mi fiyat aldınız hocam?

Evet direkt bayiden fiyat aldım (tam emin değilim ama Avek'ti sanırım), hatta test sürüşü yaptım sedanıyla. 2 hafta falan oluyor aşağı yukarı. Sitedeki fiyatlardan epey iskonto yapıyorlar. Şu anda alabileceğin en ucuz Audi bu, beyazı da olur dersen 125.000'e vardı diye hatırlıyorum. Fiyatına göre çok iyi araba bu arada tavsiye ederim.

Selam madafaka, o bilgi de yanlış maalesef. LED farlar prestij paket mi ne öyle opsiyonel bir şeyle geliyor ve ciddi fiyat farkı var. Dynamic paket ise ön Xenon arka halojen ile hala baz model olarak devam ediyor.

Fiyattaki düşüşün sebebi de 2019'da ciddi bi kasa değişikliği geliyor olması

yaşadığım ev 44 m2. 1+1. mutfak 3m2 falandır. ya da daha az.havalandırma çok önemli yoksa tüm ev kokuyor. benim taktik aspiratör açıkken salondaki bir pencereyi de hafif aralamak. çünkü hava girmeli ki hava çıkabilsin.
temizliği kolay. salonun yatak odasından büyük olması önemli. çünkü vaktin salonda geçiyor. evcimen olduğun zamanlarda ferah hissetmen için o tek pencerenin nereye baktığı da önemli. giriş kat çekilmez bence.

her türlü kiradan mantıklı olduğu için al derim. sonra satarsın, değeri artacağından zarar etmemiş olursun.

40 m2 1+1 de var 80 m2 de. Mutfak kapali olur salon da genis ve ferah olursa bunalmazsin. Zaten cocuk yoksa salon ve y.odasi kullaniliyor.

şunu bi izle: www.youtube.com

1 sene stüdyo dairede, 5 sene 1+1 dairede yaşadım. Şimdi ise 2+0 dedikleri 1+1 den tek farkı küçük de olsa ayrı mutfağı ve iki balkonu olan bir dairede yaşıyorum.
Az eşya işi bir süre sonra yalan olabiliyor. Çoğu 1+1 evde 10 tane ayakkabı alabilen ayakkabılık koyacak yer bile yok.
Ayrı mutfak inanılmaz güzel bir şey yemek kokusu geçmiyor.
Salonun antreye kapı ile açılması misafir konusunda çok önemli 1+1 de çift misafir varsa insan onlar uyanmadan tuvalete dahi gidemiyor.
Küçük mutfağa sandalye+mini masa koydum, salona gitmeden atıştırmalık bir şeyler yiyebiliyorum ve sigara içerken tüm ev kokmuyor.
Tüm bunlara rağmen eğer sahibi olacak isem çok çok küçük değilse 1+1 e taşınırdım. Umarım yardımcı olabildim.
Yine sır yine cevaplayalım.

-Mutfak ayri olsun, cok kucuk olsa da tek kisi icin buyuk problem olmaz.
-Banyo cok dar olmasin, kuvet kesinlikle olsun.
-Guzel, kullanisli bir balkonu olsun.(Türkiye´de zaten balkonsuz ev yok diye biliyorum.)
-45 m2´den asagi olmasin.

56m2´de(2+O) iki kisi yasiyoruz. Az ve fonksiyonel esyaya sahip olmaniz gerektigini zaten biliyorsunuz. Biz aksam 9´a kadar genelde evde degiliz. Haftasonu da evde durmuyoruz. Sadece yatili misafir geldiginde ozel alan diye bir sey kalmiyor, ama o da yilda 3-4 kez geldiginden ve evin karsisinda hotel oldugundan buyuk bir dert olmuyor.

yemek yapan biriysen 1 sene içinde bütün eve ve eşyalara kalıcı bir yemek kokusu hakim olacak. 2+1 bak bence.

1 sene 1+1 evde yaşadım. ben seviyordum aslında evimi.

açık mutfak olmasının avantajı da var dezavantajı da.

ocak kullanıldığı için çok çabuk ısınıyordu ev :)
her şey dibinde mutfakta. içeri git gel derdin olmuyor.


ama yemek yaptığın zaman da ne kadar aspiratör de kullansan kokuyor salonun içi. görüntü kirliliği oluyor. koltukta uzanmışsın, tabaklara, lavaboya falan bakıyorsun duruma göre.

bir misafir gelse salonda yatmak zorunda. sen ondan önce uyanırsan da salona gitmek için uyanmasını beklemek zorunda kalıyorsun :/

mutfak ayrı olursa bu durumda mutfakta takılabiliyorsun ama.

karışık oldu ama aklıma geldikçe yazdım.

75 m2 1+1’de 1 sene yaşadım. Gayet ferahtı ama açık mutfak bir türlü alışamadığım bir şeydi. Bir daha asla açık mutfaklı evde yaşamam. Sizin pişirdiğiniz yemeği geçtim komşu balık pişirse inceden kokusu geliyordu.

Yaşadığım ev 58 m2 1+1. Türk usulü yaşarsan işin zor (öyle komodinim olsun, yok vitrinim olsun, bin tane eşyam olsun falan gibi), ama biraz daha minimal yaşıyorsan, teksen veya hayat arkadaşın da senin gibiyse çok güzel yaşarsın. Tek sıkıntı mutfağın birleşik olması ve koku olayı. Bi de biraz konforundan ödün veriyorsun (mesela ekran koyacak yetrim yok sürekli laptopta çalışıyorum, bıu da boyun ağrısı yapıyor)

Yatırım olarak ise en büyük sıkıntı 1+1'i tutacak adam bekar ve serseri tipler olması muhtemel. Rezidans falansa en azından zengin öğrencilere hitap edebilir ama rezidans falan da değilse kitlesi iyicene günlük kiralık tayfasına iniyor, o yüzden sıkıntı.

1+1 olayı istanbulda ve büyük şehirlerin belli noktalarında iş yapar. merkezde oturmak zorunda kalan ama o bölgeye kira yetiştirmeyen kişiler tutar.

bana göre İstanbul merkezde bi şekilde yatırım olur ama kalan yerlerde gereksiz.

emlak piyasası da düşerse millet geniş ferah evler varken küçük evde kalmak istemez.

ama dediğim gibi İstanbul ayrı orada merkezde ev yok seve seve ya parasını verecek ya da parasına göre 40m2 evde kalacak adam.

bes senedir 1+1 kaliyorum ogrencilik bitse de eve ciksam diyorum genis! gunes alan! ve balkonlu! ve ses iletmeyen! evlere bakiyorum sirf keyif olsun diye hatta arkadaslarimin evine gidince daha mutlu oluyorum keske orda uyusam diye ic geciriyorum.

1+1 güzel ama ben artik cok sıkıldım basıyo ev durmak istemiyorum. kendi ailem de saray gibi evde yasiyo cidden 3+1 ev ama bana saray gibi geliyo icinde at kostur. kendi evimde adim atamiyorum cunku her yer esya dolu ve bunlar temel seyler ogrenci evinde ne lazimsa.

yemek yapmiyorsan 1+1 cok rahat. 2 yildir yasiyorum cok memnunum.

honda civic çok yakar ama mükemmeldir.

Juke yarı otomatik şanzıman kronik problemi

Fiesta kullanıyorum fazla yakıyor

yeni corsa otomatik çok fazla yakıyor.

opel easytronic dünyanın en kötü şanzımanıdır. vw dsgler son dönemde çok sıkıntılı deniyor. orta segmentte fordlar çok yakar. dizel istiyorsan fransız al.

Hyundai. i10 i20'de tork konvertör. i30 accent vb. dct şanzıman. Şirkette de etrafımda da herkeste hyundai var. Çok memununum. Arkadaşın leondan yakıt çalkalanma sesi geliyor şanzımandan ses geliyor. Her yeri gıcırdıyor benim accent 136 beygir 300 tork taş gibi araba her yoldan geçiyorum bir kere tıkırtı gelmedi ne şanzımandan ne iç mekandan. Yakıt tüketimi 5.5 basarsan ki çok da güzel basar 7.0 yaktırırsın.

Doğuş grubu arabaları komple şanzımanı sorunlu. Renault şanzımanı (GETRAG) ve motoru da bence başarılı. Toyota cvt şanzıman da güzeldir. BMW şanzımanı ve istisnai olarak amarok şanzımanı sağlamdır ZF kullanır. Sırf tasarruf istiyorsan renault, biraz bassın sağlam olsun garantisi bol servisi çok olsun hızlı parça olsun diyorsan hyundai, sağlam olsun imajı da düzgün olsun dersen toyota. Performans ve yürürün sağlamlığı için kesenin ağzını açmak suretiyle BMW. Şöyle de bir gerek var ikinci el bmw alınacaksa station almak şart.

Bmw 8 ileri otomatik şanzumanı güzel. Vitrs geçişi hissettirmiyor. 1.6 170hp motor 6,5-7 ortalama yakıt. Çok mu az mı sen karar ver. Bence normal. Ama otomatik az yakan çok araç var. 3.20d mesela 4,5-5 lt/100km

Kronik sorun duymadım hiç.

son zamanlarda denedigim en iyi otomatik audi'nin 7 ileri stronic sanzimani. ilerde sikinti cikarir mi bunu kestirmek zor simdiden...arabayi ucuruyor resmen, inanilmaz hizli ve ne kadar zorlasam da banamisin demedi.

uzun süre hem vw hem merso hem audi kullandım, s-tronic daha iyi diyorum

Ben de bir çok marka araç kullandım fakat BMW ve Audi'nin en ucuz modellerindeki bile otomatik vitesindeki akıcılık, konfor ve gerektiğinde performansı hiç bir araçta göremedim. Ucuz segmente ineceksen Reno da iyi ancak kronik bir şanzıman ısınma problemi var ve trafikte sağa çekmek zorunda kalıyorsun, sıfırında bile var bu sorun.

valla aslında araban olduğu için beklemek mantıklı gibi geliyor ama ben bu kafayla 2015'te 48 bin liraya i20 Elite alacaktım, şimdi ise fiyatı 84.300 TL

o yüzden seneye alacağın arabanın fiyatı çok ciddi artmış olabilir. zaten döviz vs. uçtu. seçimden sonra ne olur kim bilir.

1 yıl bekle. Bugün TCMB enflasyon raporunu açıkladı. 2019'da enflasyon oranının azalacağı tahmin ediliyormuş.

taksit yerine birikim yaparak almanizi tavsiye ederim ben.
varsa elinizdeki pesinati da dolar/euro/altin sepeti yapabilirsiniz. boylece araca gelecek zamlardan da daha az etkilenmis olursunuz.

Kişisel fikrim mevcut siyasi istikrarsızlık ve ekonominin dengesizliğini göze alınca krediye girmek riskli.
Bekleyip daha güvenli hareket etmek faydalı olur.

O kredi bitmek bilmiyor ya. Mümkünse biriktir.

@dissendium raporu yanlış anlamış.

m.haberturk.com

Son 10 yılda araç fiyatlarının ucuzladığı bir dönem hiç olmadı. Bi an önce dal krediye gitsin. Mümkünse ihtiyaç kredisi çek, sıkıntı olursa arabayı okutur krediri istersen kapatırsın.

görsel? nerede.

eksper gördüğünü yazar. senin kusurunu neden karşıya versin. eğer polis yazdıysa kusuru değişmez.

dunyanin en zugurt insani da olsan eksperin yapabilecegi bir sey yok ki. hadi diyelim eksper 50-50 verdi. adam da itiraz etti. bu sefer komisyon bakacak. adama sormazlar mi sen niye boyle yazdin diye?

@mikahakkinen görselleri ekledim.

tutnağı aranızda tutsaydınız kasko şirketleri arasında anlaşabilirdi ancak polis tuttuğu için kusuruda sana verdiği için senin sigortanın yüzde 75i karşı tarafın hasarını karşılıcak yüzde 25ini kendi kaskosu karşılıcak sistem böyleymiş. arka aks kırılmış hasar baya yüksek. karşı tarafa büyük ihtimal hızdan kusur vermiştir.

Dostum araç direct perte çıkardı kasko olsaydı, direkt yürüyen aksam hasarın var. Arkadaşların dediği gibi itiraz etmek dışında bir şansın yok.

Bir anlam karmaşası var sanırım, eksperin işi hasar tespiti yapmaktır. Kazanın nasıl olduğu ya da kusurun kimde olduğu eksperi ilgilendirmez.

Kendi sigorta şirketinize ulaşın ve kusurunuz olmadığını size arkadan ve çok hızlı çarpıldığını söyleyip itiraz edin/etmelerini isteyin.

Sizin sigortanız karşı tarafa ödeme yapmamak için elinden geleni yapacaktır, ha yok ödeme yapmayı kabul ederse zaten yapacak bir şey yoktur.

pasif agresifim. sinirim en cok kendime zarar veriyor.

pasif agresifim, en çok kendime zarar veriyorum ama zaman zaman çok yakınımdaki insanlarla alakasız patladığım oluyor. bunu değiştirmek için stresten ve tartışmalardan olabildiğince kaçınmak dışında bir şey yapmıyorum.

sinirliyim. çabuk parlıyorum.

Değilim, hatta şimdi düşünüyorum da haksızlık olmadığı müddetçe sinirlendiğimi anımsamıyorum. Orada da aslında hissettiğim şey sinirlenme değil çaresizlik'e refleks gösterememe, yani yine çaresizlik. Hakikaten hiç kızdığım birşeyi anımsamıyorum çok ilginç.

Gerçekten büyük bir mesele olduysa birden sinirlenir parlarım.

Bazı dönemler çok agresif olabiliyorum, normal bir soruya bile ters cevap veriyorum ama bu durumu fark ediyorum hemen ve o gün iyi olmadığımın bilincine varıp olabildiğince az insanla muhatap oluyorum.

Çok sık yaşadığım bir şey olmadığı için de değiştirmeyi düşünmedim açıkçası.

Değilim. Çok sakin bir insanım.
Çok nadir sinirlenirim ama sinirlendiğim zaman da öfke kontrolü problemi yaşarım. Kendimi dizginleyemem, sonradan çok pişman olacağım şeyler yaparım. Bu genelde bana yılda 1-2 kez olur.

Hayir degilim.
Sinirlenirsem de genelde bu yemek yuzunden olur, onda da sadece soylenirim kendi kendime. Soylenerek desarj oluyorum. Zaten en baba sinirim 5-10 surer sinirlensem bile.
Eskiden sinirli bir yapim vardi ama o gunler cok eskide kaldi.

Genel olarak değilim, alttan almayı da süreç yönetmeyi de çok iyi beceririm ama bazen çileden çıkıyorum.

Kimseye zarar vermedim, kendime zararım da olmuyor sadece o anlık yıpranıyorum.

Trafikte sürücü veya yaya olarak daha az sinirlenmeye çalışıyorum. Allahtan arabam yok, yoksa kendi terapi sürecim çok daha zorlu olurdu herhalde.

Giderek düşen bir tahammül sınırım var. Aynı kişilerden aynı şeyler gelince o sınırı daha yüksek bir ivme ile geçiyorum. Genelde pasif agresif ya da fiziksel herhangi bir sonuca varmayan hatta bağırmaya bile çoğu zaman varmaya sesteki değişimlerde (titremeye başlama veya yükselme) olayı kesiyorum hemen hemen her zaman. Kendime veya başkalarına fiziksel zarar vermedim yıllardır. Tahammül sınırım düşerken, öfke kontrolüm de yükseldi zamanla.

Sinirliyim,özellikle tahammülümün azaldığı insanlara,olaylara karşı.. Sinirim geçtikten sonra kendime çok kızıyorum, haklı olsam da neden boşveremiyorum diye üzülüyorum.. Öyle en ufak şeye parlamıyorum tabi, ama inceliksizlik,düşüncesizlik beni çileden çıkarıyor..

anlık çok çabuk yükselişlerim oluyor. çevremdekileri bu ani çıkışlar yüzünden kırıyorum. trafikte deliriyorum. sonradan kendime kızıyorum ancak ne fayda.

çok sinirliyim. çabuk sinirleniyorum. sonra soğuma evresine geçip aynı konu için sinirden kendimi yiyorum. aynı sinir beni mide hastası da yaptı. işin kötüsü düzelmiyor da :(

sinirli değil pamuk gibi insanım ama öfkem çabuk alevleniyor (çok da çabuk sönüyor).

fcking no.

çok çalıştım bu konu üstüne ve büyük oranda kontrol altına aldığım bir öfkem var. Yani, aslında sinirli bir insan olduğumu bilmeyen kişi "ya sopiro da budist rahip gibi bir insanmış, bu kadar sakin olunmaz" falan der muhtemelen.

Öfkelenince de bağırıp çağırmıyorum da Hollywood'daki psikopat karakterlere dönüşüyorum. Gözlerini size dikip tane tane, sakin bir ses tonuyla laf anlatmaya çalışan birini düşünün, hani aksiyon filmlerinde hafifçe gülümseyip yavaşça ayağa kalkarak "Johnny, ah hah, Johnny, Johnny, Johnny.." falan diyen tipler vardır ya. Ben de öyleyim. Ama çok, çok nadir bu kıvama gelirim.

Gerçi normalde de suratsız olduğum için, çok bir şey fark etmiyor olabilir.

Kısaca: sinirliyim.

Bence bu soruya bizden ziyade en yakınlarımızın cevap vermesi daha doğru olur. Sonuçta insan kendisine karşı ne kadar objektif olabilir ki?
Soruya cevap:

Bence değilim. Ortada ciddi bir haksızlık olursa sinirlenebilirim. Sinirlenince kendime ya da etrafımdakilere zarar vermiyorum.

hiç değilim, sinir bozucu derecede sakinim hatta. sinirli insan en nefret ettiğim insan tipi, sinirli olsaydım kendime hiç katlanamazdım muhtemelen; bu da daha çok sinirli yapardı. buradan şu sonuca varabiliriz ki sinirli insanların sinirinin büyük bir kısmı kendilerine. o yüzden öyle anlarda koşarak uzaklaşıp kendini yiyip bitirmesini beklemek lazım.

Maalesef evet. Bu durumu daha çok içimde yaşamaya çalışıyorum ama kimseye doğrudan çatmasam da sinirli olduğum fazlasıyla belli oluyor; hareketlerim sertleşiyor, insanlarla iletişime geçmekten kaçınıyorum, kısa kısa cevaplar veriyorum ve en uç noktada diş sıkarak ağlayacak duruma geliyorum. Sinirlenince tek istediğim sakinleşinceye kadar yalnız kalabilmek.

ooo sinirli de laf mı, o biçim. hemen her şeye sinirlenebilme kabiliyetim var. lisede falan hocalarla sıkıntı olabiliyordu ama en çok kendimi etkiliyor bu durum. daha çok olaylara/olgulara? sinirlenirim. kendi kendimi yiyorum, bir yere vardığı da yok. değiştirmek için herhangi bir şey yapmıyorum. olaylar/olgular kendini düzelttiğinde her şey düzeliyor zaten. çevremdekiler de beni böyle kabul etsin, kimseye haksızlık yaptığım, kırdığım olmuyor. ha kırarsam, o zaman bana çektiri çekebilirler.

değilim

Hayır, çok sakinim. Tüm sinirimi kendime yöneltiyorum bu yüzden bi 10 seneye patlarım gibi geliyor.

1 defalık iken yardımcı olmak babında ise sorun etmem ama birine yaptığın iyilik zamanla görevin oluyorsa görevinin karşılığını almanı beklerim.

arkadaşının komisyon ekleme teklifi bence iyi bir şey. seni kullanıp köşeye de atabilirdi. belki de sen sana göre arkadaşının böyle bir şey sorması lutüf gibi geldiyse gerek görmemiş olabilirsin. ama bundan sonra aynı sebeplerle gelecekse alırsın. haa arkadaşından bundan önceki yaptığın yardımlara karşılık bir jestte bulunmasını beklerim.

önümüzdeki maçlara bakalım. telefon açarsa direk şakavari belirtirsin komisyon olayını...

Bu tur durumlarda iki yontem var,

ilki fabrikayla gorusulup "su miktarlarda alim yapacak biri var, sen kendi fiyatinin uzerine benim icin de yuzde 10 koyup bana fiyat calis" denir.

ikincisi de mal alacak kisiye ben senin icin fiyat alayim denir ve fabrikadan alinan fiyatin uzerine keyfine gore komisyon koyup alim satim islemini sen yaparsin. alacak kisinin isine senin verdigin fiyat gelirse senden alir. burada karsi tarafin urunu hangi fiyata bulabildigini bilmen gerekir. ustunde kalirsa senin verdigin fiyat senden almaz, "ya hele dur indirim yapayim" dersen de bu sefer guveni kirilir ve kaynaga direkt kendi ulasmaya calisir.

sen sanirim etliye sutluye karismayayim diyorsun, o yuzden ilk yontem daha temiz olur. sen satis fiyati uzerinden, belirledigin miktarda komisyonunu alir cekilirsin. (fabrikayla net konusmak lazim, sonradan kdv maliyeti, gelir vergisiydi vs. beni baglamaz diyeceksin.)

Şöyle 60dan değil 70 den satsalardı bile hala satın alırlardı.
30bin kazanabilirdim yani çok saçma yaptığım. Onlar 100den bulmuşlardı piyasada daha azını bulmaları da mümkün değildi.

Eklemelisin tabii ki. Çok normal bir şey bu, alsana paranı hiç sıkıntı yok. KEşke benim de öyle bi arkadaşım olsa da işimi görse, %20 bırakmaya razıyım.

yandex maps kullaniyorum. (yandex navi de yuklu telde ama onu pek kullanmiyorum)
bugune kadar hic yanlis bir yere goturmedi. cok basarili, tavsiye ederim.
telefon iOS

google kullanıyorum. yandexin tek sorunu sesli navigasyonda döneceğin yer geldiği an dönün diye söylemesi. ben çoktan geçmiş oluyorum o yolu. google hıza göre ayarlayıp erken söylüyor sola dönün, sağa dönün diye en ideal zamanda.

Günde 3-4 saatim istanbulda yolda geçiyor. Yandex kullanıyorum, ancak Yandex'te bulamazsam Google'a bakıyorum. Sesli navigasyon kullanmıyorum.

Kesinlikle Google.
Akşam iş çıkış trafiğinde bile +-3 dakika hatayla gideceğiniz yere kaçta varacağınızı söyleyebilecek kadar doğru çalışıyor. Yandex en son yılbaşı günü beni saatlerce saçma sapan trafiğe soktuktan sonra bir daha açmadım bile.

Yandex'in harita uygulamasının navigasyonu daha verimli, yandex bu hizmete önem veriyor.

yandex en iyisi.

İngilizce bilmeyen adamı ihracat ağırlıklı işe alırsan başına bela olur. İçin rahat değilse pasla derim.

iş tecrubelerini sorun
daha önce neler yaptığını sorun
dil durumunu sorun
sizin orada ne iş yapacak onu anlatın
sonra aynı birimde daha önce başınıza gelen bi aksilik varsa onu örnek verin. kendisi olsa nasıl bir yol izlerdi onu sorun. bunun gibi başka örnek varsa sorun.
sosyal hayatını biraz sorabilirsiniz.
işe sahip çıkacak biri mi yoksa işi sallamayacak rahatlıkta biri mi onu anlamaya çalışın
oturduğu muhbir işe yakın mı geliş gidiş mantıklı mı onu sorun.

sıralamışlar neler sorulabileceğini. şirketi/firmayı ne kadar tanıyor, ne kadar bilgi sahibi onu da sorabilirsin

ilk olarak ik'ya ilet, iş görüşmesine gelenlere önden bilgi versin mülakatın ingilizce olacağına dair.

ben ilk olarak çalışma şartlarından bahsediyorum (İK'dan ayrı olarak). akabinde çalışma düzenimizden. sonra da kendi tecrübelerini soruyorum. eğer tecrübesinden emin olabilirsem sohbet ortamına döndürüyorum görüşmeyi. bu sohbet sektörle alakalı oluyor tabi ve aralarda kendimce önemli noktalarla alakalı ince sorular soruyorum.

Yapacağınız işe binaen adayın potansiyelini ölçmeye yönelik sorulara odaklanın bence.

İngilizce konusu mesela. Çocuğun ABD deneyimi olmuş olabilir ama bu o anda sizin karşınızda rahat bir şekilde ingilizce konuşacağı anlamına gelmez. ABD deneyimi olması zamanla açılıp kendini ifade edebilme ihtimalini güçlendirir sadece.

"Biz ihracat yapan bir firmayız. Yani başvurduğunuz pozisyon İngilizce konuşmayı gerektiriyor. İngilizce biliyor musun? ...Let's continue in English.." yerine,

"Biz ihracat yapan bir firmayız. Yani başvurduğunuz pozisyon İngilizce konuşmayı gerektiriyor. Bunun üstesinden gelebilir misin?" gibi bir soru daha mantıklı olur bence.

Ben de makine mühendisiyim. Bana gelen şu programı biliyor musun sorusuna hiç bir zaman evet hayır demedim. Sadece o programla şu konuda bir çalışma yapmıştım, kullandığım kadarını biliyorum falan diyorum. İngilizce biliyor musun sorusuna ise cevap olarak "İngilizce konuşulan bir ülkede tek başıma her türlü işimi halledebilirim" gibi bir cevap veriyorum. Fakat aniden biri çıksa karşıma ingilizce bir şeyler sorsa önce biraz afallarım zamanla toparlarım kendimi. Yabancı dil konuşma moduna geçtikten sonra rahat bir şekilde kendimi ifade edebilirim.


Önemli olan kişinin kendisine ne kadar güvendiğidir. Yaptığınız işlerden bahsedip bu işler sana hitap ediyor mu, kendini bu işe ait hissedebilir misin tarzı sorularla adayı belirlemek daha kolay olabilir.

listelist.com

onedio.com

Sizin sorularınız kısa, istediğiniz cevaplar uzun olsun.

Yani yes/no sorusu gibi yerine, "Could you tell me about yourself?" ya da "Please tell me about your daily life." falan de. Anlatsın...

daha yaşlı ve kmsi daha yüksek olanı satın derim.

Jettayı acilen okutun. 200 binde otomatik Jetta tam bir saatli bomba.

Jettayi uc hayirla ugurluyoruz

jetta'yı satın. clio dizel'e güzel bir 100.000 bakımı yaptırın. tepetepe kullanın. hiç yakmaz.

Jetta. Ama bence ikisini de satin. 100bin olmus clio da.

jetta gidici.

jettayı yarın yıkatıp foto çekip sahibinden'e koyuyoruz arkadaşlar, sağolun.

jettaya yol verin kmsi baya yüksek.

Dubai’ye taşınma durumum var, o yüzden 10 günlük turist olarak geldim, buradaki hayatı görmek için. Şu ana kadar her şey güzel fakat bilmediğim kötü tarafları nedir ?

geçen hafta 5. kez gittim, en uzun kalışım 27 gün oldu (2013). Maksimum 1 hafta dayanabileceğim bir yer. İstanbulda yaşıyorum, deniz kenarına çıkıp ya da bi ağaç altına uzanıp temiz hava almayı seviyorum. Dubai'de bu ikisini yapabilmeniz için en az 2 saatlik uçak yolculuğu yapmanız lazım. Her şey yapay ve tamamen para harcatma üzerine kurulu saçma sapan bir yer. Ayrıca her şey çok çok daha pahalı. Klimadan nefret ediyorum ve bir çok evde camlar hiç açılmıyor (Gerçi türkiyede de gökdelenlerde camlar açılmıyor ama en azıdnan sokağa çıkıp hava alabiliyorsunuz) Artık tax free de değil, %5 ya da 10 bir vergi geldi ama fiyatlara %20 küsür olarka yansıdı.

Kotu
Sicak:
Ozellikle yaz aylarinda acik havada bir seyler yapmak imkansiza yakin. Ama tabi millet kisi yasarken sen Ocak ayinda denize girebiliyorsun, o da ayri.

Pahali:
Basta konaklama olmak uzere hayat oldukca pahali

Trafik:
Eger calistigin yer ile oturdugun yer uzaksa trafik cilesi seni bekliyor olabilir

Skype-Whatsapp Sesli/Video Gorusme:
Bunlar yasakli, VPNler surekli bloklaniyor

Iyi
Bir Avrupa sehri kadar modern, nufusun buyuk kismi yabancilardan olustugu icin kultur cumbusu, herkese hitap edecek bir seyler bulunuyor
Maas seviyeleri gorece yuksek, gelir vergisi odenmiyor, yerel para birimi dolara sabitli. Haliyle baz maasin yuksekse rahat bir hayat surup kenara para bile atabilirsin

buyrun, buradan özelden sorabilirsiniz. Elimden geldiğince yardımcı olurum.

Bunu kontrol etmezler ki?
Yani red cikarsa bu yuzden cikmaz.

rezervasyonu fake olduğu için reddedilen kişiler duydum ben. booking çıktısı üzerindeki koddan sorgulama yapıyorlar diye biliyorum, yanlış mıyım?

daha şimdi böyle bir fake rezervasyon yapıyordum. evet rezervasyonları kontrol edip reddediyorlar fake ise.

edit: şu yazdığım şeye bak be.

sonuç olarak inşallah dava açmazlar adıma :( gerçi yarın vizemin verileceği bile kesin değil.

en az 10 kere schengen aldım, 10 tanesi de fakedi. vize sırasında iptal edip başka otele yaptım ya da direk iptal ettim.

kontrol fln etmiyorlar ya da bana denk gelmedi. ama etrafımda da hiç duymadım

Oscar +1, ben de hep fake ile aldım ancak bazı hasta ruhlu ülkeler bunu yapabiliyor. Örneğin macaristan başvurusunda fake rezervasyon sıkıntısı yaşayan birini tanıyorum; oteli aramışlar teyit için.

Tahmin ediyorum ki şüpheli durumlarda bunu yapıyorlar, geri kalan her şey olması gerektiği gibiyse sorun çıkmaz bence. Ödemeyi alamayınca yeni kart girmen için süre verebiliyor bazı oteller, bu şekilde 2-3 gün idare edebilirsin mesela. Gerçi yarın çıktı çıktı, yoksa bir anlamı da yok. Bence yarın ilk iş ara sen, son güne kalması olağan değil pek.

Almanya vizesi için birebir aynı sıkıntıyı yaşayan birini biliyorum, sanırım ocak ayıydı. Vize başvurusu değerlendirilirken otel rezervasyonunu bookingden iptal etti, konsolosluk da direkt bunu sebep göstererek vizesini reddetti. Bizzat otelden teyit alıyorlar yani buna şahidim.

Size çok teşekkür ediyorum, on kere fikir değiştirdim bugün ama @roket adam'ın dediğinden sonra hayatta iptal etmem, durum baya benzer :))

almanya en zor schengen veren ülkelerden. eğer red gelirse bookingi arayıp durumu iletirsin anlayışla karşılıyorlar.

Bu yüzden ödemeyi otele varınca alan, kredi kartı ve ön ödeme istemeyen otellerden rezervasyon yapın.

Vizemi seyahate gideceği günü sabahı anca alabildim neyse ki uçağa yetiştim. Booking için ise; sanal kartı iptal ettim (ücretsiz iptal günü geçtikten sonra iptal ettim). Site sözde benden para almış da 60 euro karşılığında iptal etmiş gibi tribe girdi ama aslında hiç para çekilmedi anlamadım ben de ne olduğunu. ücretli iptal edince tesise haber ver diye bir link vardı oraya da yazdım dedim gelemiyorum şöyle böyle oldu diye. Onlar da geri dönmedi. Sanırım unutulup gitti. Daha sonra google'da aratıp bu posta denk gelen varsa sanal kartı iptal etsin sıkıntı yok gibi gözüküyor. ancak yaptığım şey yanlış tabi ki, keyfiyen böyle birşey yapmayın kesinlikle.

Var. 160tl mi neydi kart ucreti en son. Ogrenci derken yas kac? Kimi firma 21 yas kimisi 25'ten asagi kiralamaz mesela.
Bir de -da birlesik:) Sevgiler.

miles & smiles prive kullanıyorum. 160 lirayla 251 lira kart ucreti var ayrica çift kart geliyor M&S mastercard ve american express , ikisini de kullanirsan ayri ayri yillik kullanim bedeli kesiyor.

kartin hic bir avantaji kalmadi thy de bile 1tl = 1 mil yaptılar

Pİyasadaki en pahalı kartlardan bir tanesi, ilk alırken amex ile birlikte geliyor, toplamda 300 küsür lira ödüyorsun yıllık yanlış hatırlamıyorsam. Garenta'da ek para ödemeden yüksek araç almak için de çok tercih edilmeyen bir model seç, atatürk havalimanından al, %99 stokta olmadığı için merc falan verirler.

Bu karta passat veriyorlarmis 140tl'ye ben normalde 180tl'ye octavia megane falan aliyorum.
300tl cokmus. Yine arac garantisi de yok olsa 6 gunde falan kendini cikarir diyecegim ama maalesef.
O merc bana hic denk gelmedi maalesef kia soreto falan dayiyorlar hep.

olmuyor. cok zor. sacma sapan kiskanclik yapiyor taraflar bir gun, kiyamet kopuyor.

var, ve eski sevgiliden arkadaş da olur.

Hatta güzel de olur.


Bu yaklaşımda olan insanların(insanların çoğunluğunu temsil eder bu) temel problemleri sevgi türlerini ayırt edememeleri.

Bunu çözebildiğiniz zaman bitti gitti.


antreman konusu: arkadaşla sevgili arasındaki farklar nelerdir ? (buradan kendi kendinize evde çalışarak öğrenebilirsiniz)

Hayır.

hayır asla. ha lisedeyken sevgili olduğum birkaç kişiyle arkadaş olarak devam ettim tabii çünkü aramızda öyle über süper bi' aşk yoktu ama yetişkin olarak aşık olduğum, çok sevdiğim hiçbir insanla ilişkimi sürdürmedim. hayatımdan tamamen çıkardım. çünkü terk edildim hep. dayanamam ben onu sürekli görmeye. sevgilim olarak bilmiş ve tanımışım ben... öyle olmayacaksa hiç olmasın, arkadaşım var zaten, gerek yok. ayrıca onu elimde tutmak istiyorsam sevgilim olduğu için tutmak istiyorumdur. sevgilim olmayacaksa nasıl "elimde tutmuş" olayım ki arkadaş kalarak?

@der miester aynıyız sanırım. Bende kaybeden ve elde tutulan taraftaydım. Yapamıyorum kahve içmeye gidiyouz, sivilcelerine falan dokunuyorum. Veya 10 15 saniyelik bakışmalar oluyor. Başkalarından bahsedip onlarda arkadaşım ciddi olursa soylerim falan diyordu. Her buluşmamızda mutlu sonu saymıyorum ve arkasından gelen okkalı mesajlar.. hala kulağımda.

Yok mu artıran ?

(bkz: seinfeld)
elaine ve jerry.

Karşı taafbteklif etti bende kabul ettim. Sonuç gri profil fotosu. @ardacani

gerek yok.

ille de olunacaksa uzunca bi süre hiç görüşmedikten sonra tekrar görüşmeye başlamanız gerek. bazen o süre 3 ay bazen 3 sene bazen 15 sene olabilir.

Bir şey hissetmediğim sürece olur. Ama içimde en ufak bir şey dahi kaldıysa olamam. Cunku arada kiskanabilirim falan, eziyet olur bana.

Çok zorlama.
Arkadaş gibi dediğinize göre hala hisleriniz var. Çok büyük bir kötülük yapmış olmursunuz kendinize, yapmayın.

Ben yanlış anlamışım. Hiç olmadı, olmasına da gerek yok bence.

Bir denedik olmadı zaten. Ailem ile görüşmeye devam etmek istiyor kendisi.. biz arkadaşça denedik hep sevgiliye bağlıyorız. Kimseye bağlanmak istemeyen bi tip, sevmiyorum diyor. Engelledikten sonra bile kaldı yanımda sonra beni suçladı.. her beraberlik suçlama getiriryor. Sıkıntılı bi iş.

En son yine engelledi işte.

İlk defa en durağan dönemindeyim. Bir tarafım o diyor ama o oldukça o bi yerde patlama yapıyor. Misal 4 kez bize geldi 4 ünden sonra yok sen sevgili gbi oluyorsun diye beni suçladı.. tuhaf şeyler. Benm gbi olan var mı? Ucu nereye çıkıyor merak ettim..

Dün whatsupptan sonra twitterdan da engellemiş. O takibi bırakmıştı arada yazışıyoduk oradan da. 2. Enngelleme de bn hiç bişey yazmadım, bi baktım engellemiş..

800 tl anca eder. tertemizini 4 ay önce 900 zor bela sattım

hepsiburada iadesi vardı 6plus64gb için 999 vermişti.
telefonculara sor...

1100 çok fazla. 64 GB 6s'i 1100'e sattım daha geçen. Bence max ederi 500-600 falan.

1000 liraya sattım :)

rent a car işi dolandırıcılık işi eğer büyük firma değilse. bulunduğum şehirde çoğunluğu rent a car adı altında tüm yasal olmayan işleri yapmaktalar.

genelde çoğu mafyatik faaliyet gösteren paravanımsı oluşumlar.

arabadan anlamadığını hissederlerse eğer çok büyük üçkağıt çeviriyolar, mesela arabaya zorla yağ kaçırtıp yatak sardırıp, serviste tamir ettiricez 20 bin tl masraf var deyip parayı senden alıp 3 liraya sanayide yaptırmak gibi.

en azından potansiyeli var.
çoğu ilde bu işi yapanlar aynı zamanda pis işlerle bağlantısı olan, nüfuzlu tiplerdir. normal esnaf gibi işlerini ilerletseler bile herhangi bir anlaşmazlık durumunda "mafya" moduna geçiş yapıp işlerini illegal şekilde görebiliyorlar. örneğin benim kuzenimin arkadaşı bmw kiralıyor bir tane, teslim ettiğinin ertesi günü vitesle ilgili bir sorun çıkıyor, arıyor bundan 2-3bin lira istiyorlar. bu da diyor ki benlik bir durum değil, teslim ettiğimde de sıkıntı yoktu teslim aldınız. adamlar yok ben anlamam ödeyeceksin, yok ödemeyeceğim derken evine gidip anne babasını tehdit ediyorlar. sonra bunun da o işlerde tanıdığı var, o araya giriyor halloluyor problem.

ortada güvence yok, mal sahibi de bir şekilde kendini güvenceye almaya çalışınca böyle abukluklar yaşanıyor. çoğunluk böyle tipler, hatta şahsi olarak tanıdığım 6-7 rentekarcının hepsinin karanlık taraklarda bezi var.

çoğu dolandırıcı. milleti s.kmek konusunda master yapmış bir iş alanı. allah kimseyi bunların eline düşürmesin. bilgisiz ve acemisen sana herşeyi kitleyebilirler.

kurumsal rent a car şirketleri genelde kredi kartı puanınıza ve ehliyetinize göre kiralama yaparlar. aracı kiralarken herhangi bir cezaya karşı tedbir için kredi kartı bilgilerini alır ve bir süre saklarlar. ceza yemeniz durumunda karttan cezanızı öderler. bu adam büyük olasılıkla böyle birşey yapmamışlar ki bu kadar ceza birikmiş ve tamam biz öderiz demeye getirmişler.

Araba kiralama işi çok pis iş. Sadece yurtdışı menşeli araç kiralama şirketlerinden kiralamaya çalışıyorum (Avis, Sixt, Enterprise gibi), %40-50 daha pahalı olmasına rağmen riske girmiyorsun en azından ve genellikle 0 araba geliyor. Garenta'da bile 35 bin kilometrede araba sürmüşlüğüm var, arabadaki mevcut hasarları bana kitleme eğilimleri de cabası

hepsi değil, güvenilir olanlar da var. hepsi dolandırıcı olsa bunca insan ne kiralayıp kullanacak.

www.avecrentacar.com

ayni sekilde yapmistik biz de. sigorta fiyati yariya indi o sekilde

arabayi satinca vergi, noter masrafi vs cikmayacak mi?

@tahtakafa genelde o farki kurtariyor.

Hocam ilk arabama 863 TL fiyat çıkardı Ziraat Sigorta. Bir fiyat al istersen. Online veriyorlar zaten. trafikteklifal.ziraatsigorta.com.tr

Kesinlikle mantıklı bir hareket olur eğer farkı kurtarır ise. Çünkü bunun kaskosu da var.

İmza: bendeki trafik sigortası 1500 küsür, kasko 4250.

5 günlük değil de 3 günlük vermezler, her olay başına 1 hafta toplamda ise 2 hafta hakkın var. 1 haftadan fazla sürerse arabayı alırlar ama. Denk araç veriyoruz diyorlar ama mesela bende ford focus otomatik vardı, aradılar elimizde manuel honda jazz var hemen verelim isterseniz, otomatik istiyorsanız yarın verebileceğiz dediler. Acil lazım olduğu için kabul ettim, şans yani.

Şirketten şirkete değişiri geçtim sigorta poliçenin kapsamına göre bile değişiyor. Mesela benim kaskoya indirim yaptılar,kiralık araç hakkını kısaltarak yapmışlar. Ancak arayıp sorman gerekiyor haklarını.

Babamın A4'ü yerine Hyundai Accent vermişler. İtiraz etmemiştir büyük ihtimalle ama kendine bırakırsan öyle oluyor.

Vizeye başvuracağım.
Akademisyen olmak istiyorum.
Memuriyet düşünüyorum.
vs vs .
bunların önünde HAGB bir engel teşkil ediyor mu?

Sıkıntı yok.
Durum için yorumum: iyi halt etmişsin

HAGB aldığında 5 yıl boyunca suç işlememen gerekiyor. Onun dışında halkın görebileceği, özel sektörün falan görebileceği bir yerde çıkmıyor (devletin araştırmalarında durum nedir bilmiyorum)

Ancak HAGB'i kabul ediyor olman aslında de facto olarak bu suçu işlediğini de kabul ediyor olman demek. Yani kendine güveniyorsan, gidip üst makamlara itiraz etmen, davayı tekrar gördürmen ve haklılığını kanıtlaman gerekli. Eğer haklı olduğunu düşündüğün bir durum varsa avukatına bunu söyle ve bu kararı reddetmesini sağla derim.

retiredcolonel +1, o demiş ama ben neden sıkıntı olmadığını kanuni dayanağıyla söyleyeyim.

cmk 231/13'te bu kararların ayrı bir sisteme kaydedildiğini ve ancak bir soruşturma ya da kovuşturmayla bağlantılı olarak, belli merciler (savcı, hakim ya da mahkeme) tarafından görülebileceğini ve sadece bahsi geçen amaçlarla kullanılabileceğini söylüyor.

büyük ihtimalle uyap'ta, sadece belli adli mercilerin ulaşabileceği ayrı bir sistemde tutuluyordur bu kayıtlar. başvuru yapacağın yerlere vermek için atıyorum kaymakamlıktan gidip arşivli adli sicil kaydını istediğinde bir şey çıkmaz yani.

geçmiş olsun.
adli sicil kaydın ve gbt'ten temiz olsa bile, kihbi'den hiçbir kayıt silinmiyor. son yaşanan olaylardan sonra memuriyet alımlarında buna bakılıyor. güvenlik soruşturması gerektiren kamu görevlerine ne yazık ki gelemezsin artık.

HAGB akademisyenlikte önüme çıkar mı yani ?

Kanunun açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere HAGB kararı, sadece ceza hukuku açısından bir hukuki sonuç değil, "herhangi bir hukuki sonuç" doğurmayacaktır. Bu çerçevede HAGB kararının devlet kadrolarına atanmada engel teşkil etmesi söz konusu değildir.

**Kasten işlenen herhangi bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası alınması memuriyete engel olur.

Bu suçlar (yukarıda a bölümünde sayılan suçlar hariç) nedeniyle verilen hapis cezaları, daha sonra affa uğradıklarında ya da infazlarından sonra memnu hakların iadesi kararı alındığında, artık memuriyete girmeye engel oluşturmazlar.

Öte yandan, bu suçlara ilişkin davalarda, hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verilmesi durumunda, ortada bir mahkûmiyet hükmü olmayacağından, memuriyete engel bir durum da söz konusu olmayacaktır.

**Kasten işlenmemiş suçlardan (yukarıda a bölümünde sayılan suçlar hariç) dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası alınması memuriyete engel olmaz.

arkadaslar yardım edın allah askına

bir programa bağlamıştır kendini senin göremediğin, atıyorum rundll32_2.

doğru dürüst bir virüs programı edin.

tamam

Öncelikle kalıcı çözüm için Kaspersky'nin free versiyonu var, onu kurmanı tavsiye ederim. Beleş ve kasmıyor.

İkinci tavsiyem hosts dosyasını incelemen olacak. Tüm DNS sorgularını oraya paslayan bir komut mu var acaba.

Dandik bahis siteleri bulaştırıyor bazen öyle garip virüsleri. Nette dolaşırken belki yanlışıkla sağa sola verdikleri reklamları tıklamış olabilir. Onun dışında malwarebyte mı ne bir program var ya hani, o tamamen temizliyor buna benzer can sıkıcı virüsleri.

spybot s&d ile taratın bir de.

Hub olmadan çalışıyor mu ki, fişe takıyosun çalısıyor işte.

:) Çalışıyor ama tüm işlevleri kullanılamıyor; renk değiştirme, ışık arttırma vb gibi.

Çok basit bir işlem hub'u kurmak. Sadece eternet kablosuna bağlayıp akıllı telefonunuzdaki philips hue programı aracılığıyla eşliyorsunuz.

hub'suz zaten philips hue normal bir ampülden farksız

teknisyene gerek yok. @JusticeBooster'ın belirttiği gibi çok basit. modeme bağlayıp, telefona uygulama indirip (aynı ağa bağlı olmanız gerekli) üzerindeki tuşa basıyorsun. Uygulama seni yönlendiriyor zaten.

Hub olmadan çalışıyor da bildiğin normal ampül oluyor. O yüzden hiç gerek yok Hue almana. Bu arada Hue Router diye bir şey yok he, sakın yanlışlıkla gidip alakasız bi router alma derim :)

1. var
2. çok acil değilse ertesi gün
3. kullanıyorum

10000 dk 10 gb paketi var. iş ve kişisel kullanımla bile bitmeyen bir paket olduğu için ve ayrıca şahsi telefonumdan daha yeni ve hızlı olması nedeniyle özellikle navigasyon için kullanıyorum.

3ü de evet.
etik olan seninki de benim patronum mümkün olsa tamamen şirket hattımı kullanmami istiyor, arama için vs kullandığım da nadir. yoksa şirket hattına ekstra olarak ihtiyacı olan biri değilim, kendi faturalı hattım her şey için yetiyor.

1. var hatta it personeli olduğum için şirkettekilere de ben dağıtıyorum telefonları.
2. mesai saatler içinde ve dışında bana ulaşmak isteyenler arar genelde. mail görsem cevaplarım. zaten olayı bu şirket telefonunun.
3. kesinlikle kullanmıyorum.

şirkete telefonlarını şahsi olarak kullanmanın etik bir yana yasal olarak bile sakıncası var. şirket bilgisayarı, e-mail adresi, telefonu şirkete aittir. şahsi işleriniz için kullanırsanız ve olur ya birisi size kafayı takarsa işten bile çıkartır bu yüzden. şimdiye kadar olmuşmudur ? hayır ama olmayacağı anlamına gelmez.

hepsini geçtim. bir uygulama kullanıyoruz telefon yönetimi için iki tıkla ben telefonunda bugun ne yaptın görebilirim.

Var.
Duruma göre değişir. Genelde aramaları açarım ama mesaj ve maillere o anki durumuma göre cevap veririm.
Şahsi telefonumun internet paketi bittiğinde kullaniyorum bazen. Dakika şahsi telefonda bile bitmediği için gerek duymuyorum ama bitse yine kullanırdim. Ay sonu çöpe gidiyor sonuçta. Ki paket seçerken en düşüğü secmistim bilerek.

1- Var
2- Duruma ve keyfime göre cevap veriyorum, vermem gerekiyor.
3- Kullanıyorum

3'ü de evet. 2. soru için; gelen eposta içeriğine göre acilse hemen cevap veririm, ya da mesajı aldığımı en kısa sürede cevaplayacağımı söylerim. Acil değilse ertesi günü bekler.Telefonun pranga haline dönüşmemesi gerekir.
Benim çalıştığım şirket telefonun kişisel olarak kullanımına da izin veriyor. Abartma kısmı yurtdışı kullanım ve özel servislerle ilgili. Yurtdışı iş gezilerinde harcaması elbette daha fazla oluyor ancak bunun için de yine özel paketi var. Özel servis kullanmamaya, yurtdışında isem telefonla veri indirmemeye dikkat ediyorum. Kendi cebimden harcarken neye dikkat ediyorsam o.
Etik sorunuza cevap olarak; eğer şirket bu telefonu size verirken kişisel kullanım için değildir diyorsa yaptığınız doğrudur.

Şirket telefonu aldığımın 2. ayından itibaren normal hattımı kapattım. Aylık ne kadar fatura ödeniyordu unuttum. Şirket hattının amına koyuyorum.

tartışmayı izlemedim. ama sözlükte şöyle bir durum var. çoğunluğu muhalif malum. eğer o çizgide konuşursan seni göklere çıkarırlar değilsen yerin dibine sokarlar. serdar kuzuoğlu yarın çıksın hükümete 2 güzel laf etsin yerin dibine sokarlar. şu an hoşlarına gidecek şeyleri söylüyorlar o yüzden seviyorlar. deniz bayram ne dese boş sözlüktekiler için. hükümete sövmesi lazım destek görmesi için.

eğitim sistemi berbat ama bahsettiğin gibiyse konuşma deniz bayram haklıymış. ama hükümete laf söylemezse haklı bulunmaz sözlükte.

daha izlemedim ama cnntürk artık hükümetin. deniz bayramoğlunada bir ayar çekilmiş olabilir.

akp'ye muhalif olanlar her şeyi ama her şeyi akp ile özdeşleştirip düşündükleri için islam, imam hatipler, köy enstitüleri vesair konulardaki tartışmaları akp ile sembolize ediyorlar. bu bağlamda akp ile sembol olan değerlere eleştirel yaklaşan haklı, o değerleri akp'den bağımsız kendi doğrusu olarak yorumlayanları ise yandaş, haksız olarak görüyorlar. türkiye'de muhalifliğin çocukluk hastalığı bu. sonra ittifak yapacak, yanlarına alacakları halk kalmıyor, ülkeyi terk etmek tek çare olarak kalıyor. ha ben de ülkeyi terk etmek istiyorum o ayrı... kendimi ne akplilere, ne de muhaliflerine anlatamıyorum. halk yine az çok anlatınca anlıyor ama onların da ilk fırsatta köşeyi dönmek gibi bir planları olduğu için unutulup gidiyor. demem o ki aman kafa yorma, kötü olursun...

imam hatiplerde okuyan cocuklar, gelecekteki ihtiyaclar icin donatiliyor mu? hayir. peki imam hatiplerde okumayan cocuklar gelecekteki ihtiyaclar icin donatiliyor mu? kismen.

mevcut normal okullar zaten gelecege gidecek turden bir sekilde donatmiyor insanlari. durum boyle iken, imam hatipler acilip durum daha da kotuye goturuluyor. imam hatipler kapatilsa her sey yoluna mi girecek? hayir. imam hatipler kapatilmasa her sey normal seyirde mi devam edecek? hayir, durum daha da kotuye gidecek.

ayrica ben, imam hatiplerin egitimden ve dini egitimden cok, uzun vadeli siyasi amaclar icin acildigini dusunuyorum. bir de boyle bir durum var.

sonuc olarak imam hatiplerin bu ulkeye pek bir katkisi yok, durumu daha da kotulestirecek hatta. bu sebeple kapatilip, fen veya anadolu liselerine, sanat okullarina donustulmeliler bence.

MSK'nın oradaki ana argümanı imam hatip okullarının imam ve hatip yetiştirmeye yönelik eğitim verdiği ve günümüz dünyasında bu eğitimin çocuklara gelecekte maddi ve bilimsel bir ilerleme sağlamayacağı. Gerçekten de öyle, bunu görmek için profesör olmaya gerek yok. Gidip bir imam hatip lisesinin müfredatına baktığınızda bir anadolu lisesinden çok daha farklı olduğunu anlayabiliyorsunuz. Bundan ötürüdür ki gelecek kaygısı olan ve vatana millete hayırlı olmaktan fazlasını isteyen, yani FAYDALI bir çocuk yetiştirmek isteyen insanlar imam hatibe gitmiyor.

elma ile armutu birbirine karıştırmamak gerek.

ekşide de vardı, "arapların dünya tarihine katkısı" başlığında cahilce bir tavırla arapların yerilmesi. islam medeniyeti'nin 11.-13. yy'lar arası insanlık tarihine katkısı muazzamdır. mesela antik yunan felsefesini onlar sayesinde biliyoruz. matematik, astronomi, sosyoloji, tıp v.s. insanlığı bir dönem taşımışlar. ama sonra?

çok az kişi "la bu adamlar bu kadar ileriydi de nasıl düştüler batı karşısında" sorusunu sorabilir. gazali diye bir adam çıktı mesela. muazzam bir düşünür. din alimi. ama aynı zamanda islam medeniyetinde çöküşü de başlatan. günümüz siyasal islam'ı misali milleti "münafık" diye damgalama ekolü gazali ile başlar. ibn-i sina gibi bir adamı münafık diye yaftalar örneğin. neden? çünkü ibn-i sina "südur" teorisini ortaya atar (çok kaba anlatmak gerekirse alem allah'ın varlığından taşarak oluşur ve allah evren'e müdahale etmez)

11.-13. yy'daki beyin fırtınaları yerini merkeziyetçi baskıcı otoritelere bırakır. osmanlı'da takiyüddin, şeyh bedreddin gibi tek tük isimler çıksa da bu adamlar da barınamazlar. dönemdaşı tycho brahe ve kepler'den güneşin apojesini büyük bir farkla günümüz değerlerine çok yakın bulan takiyüddin'in (ki muazzam bir başarıdır bu) ödül olarak rasathanesi şeyhül islam tavsiyesi ile 3. murat tarafından dönemin kaptan-ı deryasına bombalattırılarak yıktırılır.

bu anlattıklarımı gayet tabi deniz bayramoğlu da biliyordur. ben de hep öve öve izlerdim kendisini, lakin düne kadar.

serdar kuzuoğlu çok net bir şey diyor: kardeşim imam hatip açarak zaten boka batmış olan eğitim sistemini daha da batırıyorsunuz. ancak bu adamların amacı zaten eğitim falan değil, kendilerine sorgulamadan soru sormadan başkaldırmadan biat eden "mürit" nesiller yetiştirmek.

deniz bayramoğlu da gayet biliyor anlıyor ne dediğini ama 1000 sene önceki şaha kalkmış islam medeniyeti'nden örnekler veriyor.

dini eğitim veren din okulları açarsın ki açmalısın da elbette. (hoş islam harici diğer dinler ne kadar öğretiliyor orası da muamma) ama tutup da problem imam hatiplerin artmasında değil, sistemde dersen ben orda art niyet ararım. bu anlamda deniz bayramoğlu da gözümde tırt bir adamdır artık.

özetle d.b bilinçli olarak konuyu saptırtmaya çalışmış.

dinin her zaman sömürülmeye açık bir alan olduğu, dini merkeze aldığında oluşacak biat kültürü, biat'ı merkeze aldığında liyakat'ın biteceği ve çürümenin kaçınılmazığının tonlarca örneği var. db de bunları biliyor elbet, bilmesine rağmen dünkü refleksleri hakikatten üzmüştür. çok yazık.

Konuya çok hakim olmamakla birlikte biyoenformatik çok hızlı gelişen bir sektör tüm dünyada diye biliyorum. Biyoloji okumuş birisinin yazılıma ilgi duyması halinde kayması gereken alan o galiba. Hem zevkli işler yapıp ortaya birşeyler çıkarma şansı da var sanki?

Daha önce hiç programlama almadıysanız basitçe "Data Structures", "Algortihms"
Yapay zeka için de "İstatistik" veya "Olasılık" ile ilgili dersler / kaynakları incelemeniz iyi olabilir

www.coursera.org
Coursera güzel bir başlama noktası olabilir

Okuldaki derste PacMan ile uğraşmıştık. Kaynak site: ai.berkeley.edu

Algoritma mantığını kafanızda oturtun, pseudo-code yazmayı öğrenin
Data tiplerini öğrenin. Boolean, string, int, double bunlar nedir ne zaman kullanılır
Sonra data structures çalışın. Stack nedir, queue nedir, array nedir, hangi durumda hangisini kullanmalıyım vs.
Bunları yaparken en iyi yol günlük hayat ile özdeşleştirmek. Mesela her gün yaptığınız bir şeyi "if then else" mantığı ile yazarak ifade etmeyi deneyebilirsiniz. Basit bir örnek vermek gerekirse;

"Çay var ise bardağa koy, çay yoksa demle"
"
if (çayVar) {
bardagaKoy;
temizBardak--; //temiz bardak sayisi azaldi çünkü çay koydum
} else { 
çayDemle;
}
"

gibi. Öğrenecek çok şey var ama gözünüzü korkutmasın, zaten yeterince meraklıysanız altından kalkarsınız 2 yıl gayet yeterli bir süre

Senin gibi biyoloji kökenli ama sonradan yazılıma merak salmış ünlü bi abi var, meren.org incelemeni tavsiye ederim :)

Onun dışında yazılım bence enstrüman çalmak ya da puzzle yapmak gibi, basit bir şeyler ortaya koymak için bile uzun süre emek harcaman gerekiyor. Keyif alıyorsan teknolojiyi de seviyorsan bence olabilir neden olmasın.

Meren bu duruma pek ornek degil, cunku yazilimciyken biyolog oldu sanirim. Yukarida birinin dedigi gibi biyoinformatik hizla gelisen bir alan. Hazir yazilima merak sarmisken bu tarafa yonelebilirsiniz. Hem cok maceraci bir durum da olmaz bu durumda. Bir de 1-2 yil feda etmeniz gerekmez. Ben ucundan kiyisindan biyoinformatik calisiyorum. Hangi ulkedesiniz bilmiyorum ama sorunuz olursa yardimci olmaya calisirim.

basmatik var uzun yıllardan beri, tishodan daha çok dizayn üzerine çalışılmış desenler.
basmatik.com

Online tişört basma / özel tasarımlı tişört pazarı bence doymuş durumda bu ülkede, yeni giren bi oyuncunun bir şeyler sunabileceği bir alan kalmadı.

Aynisi oluyor, ustelik hep ayni sarki caliyor, nedenini bilemedim:) ama seviyorum sarkiyi allahtan bi tur dinleyip değiştiriyorum:))

"arkadas kafasina gore telefondaki itunes muziklerimi calmaya basliyor"

Benim telefonumu ne karıştırıyor, o nasıl bir arkadaş? diyecektim. Eminim bir çok kişi de ilk başta benim anladığım gibi anlayacak :)

Sanırım sıkıntı araçta değil, bir medyaya bağlandığını anlayan Itunes direkt listeyi çalmaya başlıyor. E bu çok saçma, buna bir ayar bir müdahele olmaması yazılımcının ayıbıdır.

"Cihaz bir medyaya bağlandığında müzikleri otomatik çal" diye bir ayar olmalı ve ben bunu istersem seçerim istersem seçmem.

Soruya cevap olmadı kusura bakma.

Eşimin arabasında da oluyor aynı durum. 2015 civic hatchback.
Bizde şöyle oluyor, eğer apple music telefonda açıksa, arabaya bluetooth ile bağlanınca direk arabadan çalmaya başlıyor. Apple music kapalıysa spotify açık olsa bile herhangi bir müzik çalmıyor. Biz otomatik bağlanıp spotify'dan çalsın istiyoruz ama o şekilde olmuyor.

benim de öyle. ama telefonun ekranında player çıkıyor. oradan durduruyorum. sonra istediğim uygulamayı açıp, oradan da şarkıyı açıyorum.

Aynısı oluyor, hem de hiç müzik yok, U2'nun sikik bir albümünü çalıyor. Her seferinde elle kapatıyorum.

gayet normal kullanabiliyorum ben. arada gereksizler tabi çıkıyor her konuda olduğu gibi.

Bu tipleri dovdugumuz zaman polise gidip sikayetci oluyolar, 1 tanesini guzel benzettim 3 sene olacak, hala mahkemelerde surunuyorum. Yani diyecegim, Cok var boyleleri, hangi biriyle ugrasacaksin. bunlara uyup kavga edersen basin beladan kurtulmaz. İte dalasacagina caliya dolas demisler. Gormezden gelip yoluna bakacaksin,o sana satasirsa tamam abi deyip devam edeceksin.

olur öyle arada. genelde camım kapalı oluyor benim. küfür de etsem benden başkası duymuyor.

cam açık olunca da elimi kolumu sarkıtıp laf dalaşına girmiyorum.

elimi camdan çıkarttığım anlar; yol isterken bi saniye geçebilir miyim anlamında, aniden durduysam ve selektör/korna yediysem eyvallah farkındayım ama ne yapayım öndeki de aniden durdu anlamında, bazen de geç arkadaşım hadi geç sabahtan beri g.tümdesin yol verdim şimdi de geçmiyorsun anlamında.

geçen bir aracı sıkıştırdılar ve benim üzerime kırdı. korna ile uyardım daha fazla gelmemesi için. yanındaki yolcu ile birlikte aynı anda bana bakıp özür mahiyetinde bir el kaldırdılar. eyv farkındayım anlamında ben de elimi kaldırdım ve devam ettim.
başkası olsa başlarım ulan senin özrüne diyerek sağa çekmişti.

haydar bulundurun siz yine de. haydar iyidir.

Cok zor.
Camı kapıyı kapayıp, güzel müzikle kendi yoluna bakacaksın. Trafikte magandaları takmamayı öğreneceksin.
Ve tabiki bir başkasının hata yapma olasılığına karşı trafikte kendini her zaman koruyacaksın.
O değilde de Kadın sürücü olmak cok daha zor bu ülkede. Cok zor.

Cam kapalı, kapı kilitli olsun, maganda her yerde maganda bu ülkede, eşkiya değilse kapıyla camla uğraşmaz gider. Her halükarda biber gazı ve haydar bulundurmak iyi olur.

Camlar full kapalı, müzik açık, mümkünse siyah sedan ve kalburüstü bir model olduğunda pek bulaşan olmuyor. Onun dışında 3 sene beyaz citroen c4 kullandım bir çok defa dayak yemenin eşğinden döndüm.

1.000tl'lik de 10tl'lik de kulaklık kullanmış biri olarak önerdiğim ürün şu:

TAOTRONICS BH16. Fiyatı 29 dolara falan düşüyor sık sık. Beats'e para vermeyin.

www.amazon.com

SENNHEISER MOMENTUM 2

O modelleri kullanmadım ama Airpods'dan acayip memnunum demek istedim.

Aynı şekilde Sennheiser cx300ii den Bose Soundsport Wirelessa geçtim. Ses kalitesi bariz daha iyi. Direk kulak içine girmediği için dış sesleri biraz daha fazla içeri alıyor ama. Gürültülü yerde kullanacaksan çok uygun olmayabilir.

www.nkfu.com

sevgi evlenmek için tek başına yeterli değil, hele ki sizin gibi bir çift için hiç değil. o iş olmaz, çözülmez; tatlı canlarınızı boşuna yormayın.

Kız zaten bu para durumuna takılıyorsa baştan bu evliliği yapmamalı. Zira evlilik denen şey ekonomik ortaklıktan geçiyor. Ortaklık eşit olmak zorunda değil ama belli ki, 28yaşındaki bu "kız" kişi bu durumla baş edemeyecek. Zira polis kişisi ilerde emniyet müdürü filan olmayacaksa hep artık evlenince sanıyorum kadın olacak kız kişisinden az kazanacak. Haliyle ev alırken, araba alırken, çocukları okuşa yazdırırken, tatillere giderken vs hep aynı sorunlar yaşanacak. Zaten aileler de belli ki istekli değil. En iyisi bitirmek.

ben yanlış hatırlamıyorsam bu doktor kız- polis erkek ilişkisi bir tane daha vardı duyuruda, yoksa siz o musunuz?

kadının fazla erkeğin az kazanmasını normalde sorun etmem (kadınım) ama "polis" zaten benim için direkt kaçma sebebidir -çünkü ideolojilerimiz uymaz. Doktorlar da süper yüksek ücretler almıyor zaten belli branşlarda değillerse, polisler de öyle çok düşük almıyor ki alsalar ne olur. dediğim gibi sorun o değil 35 yaşında adam ne kredisi ödüyor? KYK değil herhalde. ev araba da değil anladığım kadarıyla? ne o zaman? bütçe yapmayı bilmeyen bir erkek çocuğu mu kendisi acaba? korkarım, kendisi 35 yaşında, mangalda kül bırakmayan, lafa geldi mi "ben şöyle yaparım böyle uçarım kaçarım" diyen ama icraatte fıııssss bir abimiz. Genel yurdum polisi. Genel yurdum "ağır abi"si.

Babanızdan filan şefkat mi görmediniz, silah mı çekici geliyor, ilk ciddi ilişkim emek verdim ayrılamam mı, derdiniz ne Allah aşkına?

@red g kızın para durumuna takıldığı yok,sadece evlilik konusunda üzerine düşeni yapmadığını düşünüyor kızdan daha çok hevesli evlenmeye ama kız kadar ortada çabası yok; evliliğe ,yeni yaşam kurmaya dair birikim yapma konusunda..

@niye ama daha önceki duyurulardaki kişi ben değilim, polis olmasının hiçbir cazip yönü yok ama insan olarak kıza şimdiye kadar destek olmuş mesleki anlamda bir adım öteye gitmesinde manevi destekle cesaretlendirmiş manevi yönden kızı güçlendirmiş yeri gelmiş abi si yeri gelmiş en yakın arkadaşı olmuş. Gelgelelim dediğiniz gibi bütçe yapmayı bilmeyen geçmişte yaptığı savurganlıkların kredileri daha kyk borcu da sırada

Kız arkasına bakmadan kaçsın

kaç +1

Kız kazığın allahını yemek üzere. Anında kaçması lazım. Borçlı olmak sorun değil ama bu tavırlar çok büyük sorun. 35 yaşında biri o saate kadar bir baltaya sap olamadıysa ondan sonra siksen olamaz.

Kıź ya kendi düğün içın ödemeleri yapmakta ya bir süre daha beklemekte, bir zaman vermekte, hemen ayrılmamakta, stres ortaya cıkmakta. Başka ne olmakta?!

Sorun adamın az kazanması ya da kızın ondan görece fazla kazanması değil anladığım kadarı ile. Madem evlenmeyi istiyorsun planın ne diyor kız adama, adam ayrılayım ben yaparak kızın kendine olan sevgisini ölçüyor aklınca.
Valla kardeş bence de kaç. Kızın elbette (hesap sormaya değil ama) planları bilmeye hakkı vardır. Bu yaşta hala plansızlıktan kredi çekip ödüyorsa (sırada KYK var demişsin) evlilik senin için bir kölelik haline gelecek demektir. Çocuk, ev, araba, bunların hepsi bir kişiye yüklenmemli. Bir de evlendikten sonra bunun ailesi var. Kaç...

@siyamkedisizorro kı kişisinin sorunu aynen bu ama gel gör ki sonucu mantığı uygulamak istemektese de kalbi yanaşmamakta.:(

kötü insan olmak istemezdim ama gerçekci bir yorum yapmak gerekirse yürütmesi zor bir ilişki

Dostum bu listedeki ürünler büyük ihtimalle üzerinde bir takım programlar çalışan sunucuların ve özelliklerinin listesi. Cisco ASA ise bir güvenlik duvarı olarak çalışıyor. Bence tam olarak hakim değilsen bu listede herhangi bir değişiklik yapma derim.

Ending Credits
To Bid You a Farewell
In My Time of Need
Remember Tomorrow (Cover ama olsun)
Requiem
Burden

En sevdiğim in mist she was standing

black rose immortal

deliverance
a fair judgment

Ending Credits ve Burden.

The Moor

nectar

rahip janick +1 hepsi aynı lan :(

Ending Credits’in yeri apayrı.

valla avrupada da iş bulmak çok farklı değil, network çok önemli. tezini yaz. mezun olmak artıdır. farklı işler yapıp bu sırada iş arayabilirsin. uberlik fena değil bence viyanada yılbaşında gittim. vatandaşlık durumunu yoluna koy.

avrupa'da reklam yazarlığı yapan arkadaşlarım var.
O kadar zor ve imkansız değil.

Açıkcası o kadar da takılmıyorlar, daha önce almanya'da 1 network ajansta kısa süreli projelerde bulundum anadili almanca olmayan yığınla insan vardı. Benim çalıştığım ekipte reklam yazarı brezilyalı, sanat yönetmeni sırbistanlı stratejist amerikalıydı.

Avusturya'da şansın daha zor olabilir tabii pazar küçükse. Bence şansını almanya'da denemeye başla. Avusturya'da yüksek lisans gayet geçerlidir onlar için de.
Ben istanbul'da çalışırken almanya'dan teklif aldım. Sen de zorla bence.

En kötü, bulunduğun şehirdeki ajanslara git staj yapmak istediğini söyle. Biraz oralarda takıl sonra freelance falan yavaş yavaş dahil ol ortamlarına.

Keşke garsonluk yerine ajansları dolaşsaydın ama hala geç değil.

Turizm rehberi olmayı düşündün mü? Viyana'ya akın akın Türkler gidiyor. Güzel de para var.

@zifir nikotin karbon çevremde o işi yapan bir kişi var ve evet güzel kazanıyorlar ama ben daha çok kendi alanımda ya da yakın bir alanda çalışmak istiyorum.

Yine de tavsiye için sağol.

aga viyana zaten iş konusunda kıt bir yer. bilmiyorum kararın nedir ama türkiyeye gelsen güzel bi kurumsal firmada marketing vs üzerine çalışsan güzel paralar kazanabilirsin.

@anten @roket adam evet Avusturya’da gerçekten pazar küçük. Şu ana kadar birebir ırkçılığa maruz kalmadım ama kapalı bir toplum yapıları var bence bu iş piyasasına da yansıyor,

Şimdilik Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyorum çünkü Türkiye’den ayrılırken biraz kızgın ayrıldım. Çalışanın ne sosyal hakkı var ne de emeğinin karşılığı. Günde 12-14 saat bedavadan staj yaptığımı bilirim ajanslarda. Bu ırkçı dediğim ülke bile bana kendi emeğimle okuma hakkı tanıdı. Hem kiramı ödedim hem harçlığımı çıkardım garsonlukla.

Galiba Almanya’yı deneyeceğim. Tavsiyeleriniz için teşekkürler.

başkalarına bakma hocam. mutlu olacaksan sevdiğin şeyleri yapmakta sıkıntı olmamalı. yaşın kaç olursa olsun.

başlığı görünce 40 civarı birisi zannettim. ki yine bence hiçbir şey için hiçbir zaman geç kalmış olmuyoruz, hayat sonsuz değil. 27 yaş bence çok çok çok normal. + evlilik ve cocuk hayat demek değil ve hatta artık şu zamanda bu yaşlarda bana daha uç geliyor evlilik. iş-kariyer için ise, şuan çalıştıgım yerde herkes 26-27 ve ilk işleri. ya da 38 yaşında mühendisimiz var 6 sene önce mezun olmuş. ya da benim yöneticim gerçek anlamda uzmanlığına 32-33 civarında kavuşmuş ve kendini öyle güzel geliştirmiş ki aranan bir insan olmuş ve şimdi amerika tarafından iş daveti aldı.

yuksek yaparken bi yandan calisirsan hic biseye gec kalmis olmazsin.

fakat calizmasan bile gec gozukmuyo

atatürk (sanırım) 44 yaşında "ülkeyi kurmaya" başladı. tesla da o yaşlarda ilk icatlarına başladı diye biliyorum. bir kaç ünlü isim daha var böyle.

Kesinlikle endiselenmen gerekmez. 27 bildigimiz genc yas. En fazla bir 3-5 sene "Yasitlarim boyle, ben soyle" dersin, sonra o farki bile unutursun. Kapanir gider :)

27 yaşındayım. Hayat felsefem bir an evvel hayata atılmak üzerine kurulu. Buna çok inanıyorum. Bir an evvel hayata atılmaktan yanayım. Erteledikçe ertelendiğini düşünüyorum hayatın. Çevrem hep böyle insanlarla dolu. Abim misal 32'sinde evlendi. Mütemadiyen bana keşke daha erken evlenseydim diyor.

24 yaşında evlendim. Elini öper 10 aylık bir bebeğim var. Yüksek lisans tez aşamasındayım. Doktora hayallerim var. Bir yandan da çalışıyorum sevdiğim işte. Mutluyum.

eğer içinde bir şeyler geç olacak diyorsa doğru diyordur. Yüreğinin sesini dinle. Benim yüreğimin sesi bana bir an evvel atıl hayata dedi hep...

Bence geç kalma. Bir an evvel atıl hayata. Zaman akıp gidiyor.

ben psikoloji okuyacağım, senden çok daha büyüğüm, geç kaldığımı düşünmüyorum. hatta yaşlılar için güzel şeyler yapacağım bu alanda. bizim yaşlılarımız da avrupadaki yaşlılar gibi olacak.

Umarım hedeflediğin yerlere gelirsin...

kendimizi bu hayatta hep baskalariyla kiyaslama hatasina dusuyor ve bunun sonucunda hayat boyu mutsuz ve stres dolu bir hayati yasamaya mahkum ediyoruz kendimizi.

kendini kiyas yapma huyundan vazgecir tez zamanda. diyelim ki vazgecmedin ve bu huyuna devam ettin. ne olacak? su anda kendini kiyasladigin insanlar 35-40 yil sonra olecekler. sen o zaman da kendini kiyaslayacak, ulan tum yasitlarim oldu ben acaba ne zaman olecegim deyip, hayatini gereksiz olan bu soruyla bitireceksin.

bu sebeple sana tavsiyem, tez zamanda kiyas huyundan vazgec. hayatini diledigin gibi yasa. bir kez geldigimiz bu hayata hic birimiz mutsuz ve stres dolu yasamayi haketmiyoruz.

27 geç değil insan kendini 20den sonra tanımaya başlıyor ne olduğunu biraz anladığın yaşlar 25 civarı. o yüzden bence asıl sorun bazı seçimleri erken yapmak ve bu yanlış seçimler arasında hayatın kalanında ezilmek.

27 geç değil, ama ne için geç değil? Güzel yapılmış bir plan için geç değil. Yükseği akademik kariyer için mi yapıyorsun yoksa hayata başlamaktan kaçmak için mi? Yüksek lisans yapma konusundaki fikirlerini bir gözden geçir derim. Yüksek yapıp sonrasında boşa 3-4 sene harcadım diyen çok insan tanıyorum, akademik kariyer yapılmayacaksa iş tecrübesi kasmak çok daha mantıklı.

~Cihazı iMac sanarak verdiğin bir cevap bu.~

Target Display Mode olarak mac'ler arası olabiliyor o ama windows ile hele arada aktif adaptör varken nasıl olur hiç bilemedim. Ha madem bilmiyorsun ne yazıyorsun ibiş diyebilirsiniz, target display mode compatibility aramasını yapın diye :)


~thunderbolt'tan hdmi input verecen 100 euroluk cihazlar varmış da mac'in desteklediği bir native bir input mu bu yoksa yalnızca basit bir hdmi capture kartı mı araştırmak lazım. Capture kart it gibi gecikme yapacaktır, film falan tamam da web, iş için ağlatır.

hdmi'dan bağla?

Maltheiros hdmi dan baglayamiyorum sadece thunderbolt 2 cikisli ekran. Hedep uzun uzun yazmissin cok tesekkur ederim fakat bahsettigin konu hakkinda fikrim yok. Buna ragmen ukalalik gibi olacak ama sorunun ondan kaynaklandigini sanmiyorum. Yine de arastiracagim tesekkur ederim :)

o iş bana yalan olur gibi geliyor. ben çeviricilerle clamshell'de bile sıkıntılar yaşadım çok. çevirici olayı sakat.

ekran dediğin cinema display mi yoksa atıl durumda bir imac falan mı var?

bir de, girş ve çıkış kavramlarını karıştırma lütfen. sinyal girdiğin yere giriş, sinyal çıktığın yere çıkış denir. ekran kartında da haliyle çıkış olur.

Bendeki imac degil ama mac minim var bir tane hard disk boyutunda birsey o a baglanan sadece ekran ozelligi olan bir ekranim var. Ekrandan cikan kablknun ucuda thunderbolt 2.

Hiç kastırma, ekranı sat gitsin. O paraya 4 tane düzgün ekran alırsın, gerçekten çok pahalı bir alet. Genel bir sıkıntı bu, arada bir protokol uyuşmazlığı var. Alırsın adaptörü çöp olur gider.

oha niye imac okumuşum ki ben onu tamam cinema display tarzı bişey var sizde ok. hemen sileyim cevaplarımı :)

Apple monitör üzerindeki thunderbolt değil de mini display porttur, soketi aynı olmasına rağmen thunderbolt 2 ve mini display port farklı şeyler. Hdmi'i mini display port'a dönüştürmeyi denemek daha mantıklı olacaktır. Sizin anlattığınız bağlantı için de biraz forumlara bakındım ama o laptop thunderbolt üzerinden video out destekliyor mu kesin bir şey bulamadım, evvelki kargaşa için kusura bakmayın :)

Arkadaşlar hepinize değerli fikirleriniz için teşekkür ederim. Sorunum çözüldü. anladığım kadarıyla yeni nesil laptoplardaki usb type c portları thunderbolt 3 ile de uyumlu. teknolojiden çok anlamıyorum ifade becerim de iyi değil bu konuda fakat thunderbolt 2 to thunderbolt 3 converterınızla thunderbolt 2 bir ekranı yeni nesil laptpınıza bağlamanız mümkünmüş. ikinci ekranım artık mac ekranı ve çok mutluyum. siz de 239 tl gibi devasa bir fiyatla küçücük bir kabloya sahip olup sorununuzu çözebilirsiniz. zannımca şu dünya üzerinde bu sorunu benden başka yaşayan da olmamıştır herhalde yine de aklınızda olsun diyerekten. ha bir de mini dsiplayport ile thunderboltu karıştırmayınız efenim aman dikkat edin converter elinizde patlar sonra. başka bir sorunda görüşmek üzere :)

bu soruya bilirkişi edasıyla cevap vermem mümkün değil belki ama, 2 sene boyunca istanbul-antalya arası biletlerimi (yaz sezonu dışında) hep son dakika alarak daha karlı çıktım. bu arada her hafta uçtuğumu da belirtmeliyim. aynen dediğin gibi, önceden baktığımda 100 civarlarında olan bilet, zaman az kaldığında hep daha uyguna denk geliyordu. bu sebeple artık bir sonraki gün dahi istanbul'a gitmem gerekse kesinlikle panik olmuyorum, uçuşa 24 saat kalmış olsa bile maksimum 3 hafta önceden satılan fiyata denk geleceğini biliyorum. (:

Hayir, belli bir pattern a oturtamiyorum ben ama belki artik son dk musterisini de kaybetmemek icin fahis fiyatlar cekmeyi birakmislardir.

O ucak hic dolu degildir vs o sebeple de iygun tutuyor olabilirler...

Aga bu sene ic hat ucuslarina saglam zam geldi. Ben memleketim merzifon'a bu zamana kadar 35 tlye tek yon alabilirken simdi min 80-90 tl bandinda.

istanbul ankara uçuşu havayolu şirketlerinin en kar ettiği rota olabilir.son 3 ayda git gel 500'ün altına bilet almadım (thy - atatürk ile)

Restoranların dış mekanları erkenden dolar, içerilerde ve mağazalarda bir değişiklik olmaz.

Bir kez katıldım, üst katlar ve zemin kat da dahil olmak üzere insan seli oluyor. Çok keyif alamamıştım.

14'te yarım saat takıldı alamadım, 30'a vurmuş şimdi :(

Düşünmedim ki, 213'e alım emri verdim, almamış =)

All-in bir kumar terimidir, kumar oynamak istiyorsan yap tabii ki.

komşular mı komşu mu?
komşular ise işiniz zor...

apartmana ve ev sahibinin tutumuna bağlı biraz. ev sahibi sorun çıkarmadığı sürece komşulara "he" deyip geç bence. kimseye rahatsızlık vermiyormuşsunuz, kendi işine baksın şerefsizler.

ev sahibi ile sorun olmuyorsa geri adım atmayın..

"he deyip geç" +1

Benim buradan sinirim bozuldu. Ama zaman bu orospu çocuklarının zamanı. Kimliğin, silahın, taşağın, arkan vs falan varsa her türlü itin götüne sokarsın. Ama yoksa mesele. Öğrencisin garibansın he diyip geçeceksin.

Erkek arkadaşının o noktada tepkiyi koyması gerekiyordu, ne saçma bi diyalog olmuş o. Kız arkadaşımın evine gidicem çıkışta biri sorguya çekecek. "Abicim kusura bakma da senin evine gelmedik, arkadaşımızın evine geldik, kirasını da sen ödemiyorsun, anası babası da sen değilsin. Bi gün senin evine gelirsek o zaman söz hakkın olur seni de dinleriz" deyip susturması gerekirdi adamı.

Bekarsan evi semti ona göre seçicen. Muhtemelen cahillerin bol olduğu bir apartmandır.

kadın olduğun için bak beni takip edersen polise taciz ediyor diye şikayet ederim diye tehdit et.

Bir de gece kalırsa erkekler bunlar iyice darlar. İmdat zina var falan diye bağırır o adam. Bekarsan açık açık evi tutarken benim sevgilim gelir diyeceksin ev sahibine.

@roket adam

Anlatırken tam açıklayamamışım o kısmı.

“Siz bu binadan mı çıktınız?” Diye sordukları kişi benin erkek arkadaşım değil, ev arkadaşımın normal arkadaşları.

Beni ve erkek arkadaşımı yanyana gördüklerinde bişi demediler. Deselerdi ben “pardon size ne oluyor, biz bu konuyu ev sahibimizle konuştuk, gürültü vs yapmıyoruz sessiz sakin insanlarız, evimize giren çıkan insanlar hakkında da kimseye hesap vermek zoeunda değiliz.” Şeklinde yapıştıracaktım cevabı,bişi derlerse böyle tepki vermeyi düşünüyorum, yorumlarınıza bakılırsa çok da sert kaçmaz herhalde.

Bu arada ben öğrenci değilim stajyer avukatım. Bunu belirtip, “biz öğrenci değiliz yalnız orda bi durun” moduna bağlasam mı napsam :D

Anladım. Yine de şunu da ekleyeyim ,öğrenci olsanız bile bu noktada çizgileri net bir şekilde çizmeniz gerekiyor.

Kadıköyün göbeğinde yaşıyorum, ben de apartmana ilk taşındığımda güya tatlı dille laf arasında uyarmışlardı eve giren çıkanı görürüz erkek falan gelmesin diye caanım komşularım, bu uyarıyı yaptıklarında ağızlarının payını verdim. O zamandan beri selam vermezler, ama işime de karışamazlar. İlk tepki verdiklerinde cevabı yapıştıracaksınız. Hem de sert bi üslup ile. Yumuşak davranır alttan alırsanız devamı gelir çünkü.
Geçen evin önünde bi erkek arkadaşımın arabasından indim diye camdan cık cık cık yaptılar bana, ben de duyabilecekleri bi sesle arkadaşıma 'kendi kızlarının yaptıklarına bakmadan ahlak bekçiliği yapan insanlar ne kadar iki yüzlü değil mi' diye bağırdım, şimdi o teyze cama çıkamıyo skfkkdlsls.

Siz sessiz kaldıkça cesaret bulup daha çok üzerinize gelecekler. Birşey derlerse sert tepki verin çünkü dolaylı olarak hakarete uğramış durumdasınız. Savunmayı gerektirecek birşey yokken kendinizi savunmayın, bu sizi zayıf düşürür. Evsahibinden de endişe etmeyin. Hukukla ilgili olduğunuza göre zaten biliyorsunuzdur, yasada belirlenmiş şartlar oluşmadan evsahibi sizi çıkaramaz, kiraya yasal oranın üzerinde artış da yapamaz, aranız bozulsa da yapabileceği pek bir şey yok.

semt kadıköy ise sorun olmaz. yasalarda eve erken alınmaz diye bir şey yok ? ne yapabilirler ? 0 bir şey yapamazlar. böyle durumlarda tepki çekmemek için kuzenim ya da kardeşiö deseydiniz sorun hiç olmazdı.

eğer bir şey diyefek olurlar ise de; böyle bir şeye hakları olmadığını, böyle gir konuşmanın tekrarlanması halinde ise konununyargıya uzanağını söyleyün çomarlara

Zina ile ilgili yasa olsaydı sıkıntı olabilirdi ama şimdiki yasalara göre olmaz. Anlaşılan size diş geçirmeye çalışıyorlar size kalmış güçlü veya güçsüz durmak.

Yapılacak şey belli; farklı/fazladan hiçbir şey yapmamak. Özgüvenden taviz verme, eziklik hissetme. Mahcup görünürsen haklı olduklarını düşünecekler. "Biz biraz oturduk gidiyoruz zaten yeaa" diye savunma yapmak saçma. "Evet haklısın ama..." mesajı alır bundan karşı taraf. Bunu duyduğunda şaşırabildiği kadar şaşırıp, "bu binaya misafirliğe geldim ben. Senin evine gelmedim" diye üste çıkmak gerekir.

Bilakis ne kadar erkek tanıyorsan topla topla, kafile kafile getir. Gürültü patırtı etmeyin, içlerinde patlasın, göt olsunlar.

Ben "nezih olmayan" bir semtte oturuyoruz ama buralarda da kimsenin götü yemez elin insanına bir şey demeye. En fazla "hırlı mıdır hırsız mıdır" kabilinden "nereye/kime geldiniz" falan diye sorarlar ki bu kadarında ben pek mahsur görmüyorum [bana sorulursa uyuz olurum ama ayrı :)]. Belki o eleman da öyle sormuştur.

Yine de pabuç bırakmak yok. Bam bam bam

İlaveten; ev sahibi de olsa gelene gidene karışamaz. Gelecek misafir için ev sahibinin iznine ihtiyaç yoktur. Kontratın olup kirasını ödediğin sürece, o ev senin. O kapının arkasında olan sade ve sadece seni ilgilendirir.

"Çok daireli apartmanda yaşamaktan memnun değilseniz müstakil bir eve taşının, başkalarının kendi evine kimlerin girip çıktığına karışamazsınız" diyebilirsiniz.

O ev senin. Sen o evi sahibinden kullanmak üzere kiralıyorsun, kiraladığın süre zarfında kullanım hakkı dana ait. Apartman huzurunu bozacak bir durum da olmadığına göre sorun yok. Reterörö yapan komşuya bende senin kızından rahatsız oluyorum de, o da kızını sokmasın eve.

cehenneme gitsinler.

bekar ve kadın olunca, nezih muhit de çok farklı olmuyor.

yenisiniz, bunlar da gövde gösterisi.

efendi ve sakin olun. asla ezilmeyin. orası sizin eviniz. eve giren çıkan da sizin eve girip çıkmasını takdir ettiğiniz. hadlerini bilsinler... kimseye savunma vermek zorunda değilsiniz.


bu arada cevaplarda "siz kendi kızınızla ilgilenin" denilmiş, bu çok yanlış bir savunma şekli, onu da diyeyim.

Enterprise, 3-4 defa kullandım gayet memnunum.

Avis de gayet iyidir ama pahalıdır. Budget de Avis'in bir tık ucuzudur. O da güzeldir.

Centraltr, genelde 0 km'ye yakın araçlar oluyor. Bir sıkıntı yaşamadım.

Garenta, 1 kere kullandım bir daha asla kullanmam. Müşteri memnuniyeti diye bir kavramları kesinlikle yok.

Sonuç olarak enterprise, budget veya centraltr olabilir. Kampanyalarına bir göz atın bazen güzel şeylerçıkabiliyor. Garenta'dan ise kesinlikle uzak durun derim.

Enterprise gayet iyi bu konuda. Tüm firmalarda kilometre limiti vardır bu arada. Garenta'dan ben de memnun kalmamıştım (bkz: garenta/@roket adam)

(seninle) bir ilişki istemiyorum (ve sana bunu en az zararla böyle söyleyebileceğimi düşünüyorum).

:)) önce kanım çekilir gibi oldu, sonra bastım kahkahayı. Çok komik bir hal anlatılmış bence.

''Samimi yaralı kalp'' :) Bu türk filmi romantizmine de ayrıca bayılıyorum. Güçlü erkek figürü ama yetmez bi' acısı olmalı - bi' kavgası :) dırıdırırın. (misal: ayakkabı tasarımcısı abimiz, o büyük aşk acısıdan sonra mükemmel vücuduyla kendisini yalnızlığa hapsetmiş olan)herneyse

seni seviyorum ama ilişki istemiyorum, kendimi kaptırıp gitmekten tekrar aynı acıları çekmek istemiyorum zokasına hoşgeldiniz. Nerede kaldınız yahu, gerçekten trafik bu kadar da fazla olamaz doğruyu söyleyin evden çok mu geç çıktınız ?

Darılmaca gücenmece yok; şimdi karşınızdaki sizi istemiyorsa yeterince ''sevmiyordur'' çünkü sanılanın aksine(ilgi budalası değilse insan), sevgi öyle olursa olur olmazsa da başkası olur gibi birşey değil buna izin vermez.

Ama sizde görüyorum ki izin de verebilir. Zaten bu başlı başına ''ilişki istememek'' için yeterli bir sebep. Bir de bazı özelliklerinizle devam edebileceğini düşünmüyor da olabilir. Mesela ben sigara içen kadınlarla ilişkimi sürdüremiyorum, yine aynı şekilde gereksiz ünlem kullanan, pasif agresif bir karaktere sahip olan, argo kullanan kadınlarla da. Bir de kısa boylu olanlarda. Onlar hep ilişki istememe tarafında kalıyorlar. hayat çok acıklı, bunu ilk aciziyetimde hissetmiş bir geceyarısı da farketmiştim(böyle söyleyince çok romantik oldu, seversiniz siz)

edit: sanırım zorunuza gitmiş ki aynı minvaldeki birsürü cevap sizin için ''cevab bu'' ama bu değil. :)) trajik bir davranış biçimi :))
(bkz: kendi kendini doğrulayan kehanet)
bunlardan korkmayın ama, böyle şeyler geliştirecektir sizi. Siz; söyleyebilecek cesareti olmayan insanlardan korkun, ya da boşverin siz hiçbirşeyden korkmayın zaten '' tabiki de korkmazsınız(!) '' -da :)))
(yemedim)

yazıdan sonra aklıma geldi; dinledim: youtu.be

bu arada zeka sohbetine dair; bende iq teknik olarak 140+ kapışıyor muyuz ? :)) - çok eğlendim -

ilişki istemiyorum: yeterince güzel ve çekici değilsin.

acik konusalim:

"gel arada cakayim cunku sana cakmaktan zevk aliyorum ama ote turlu cekilir dert degilsin, diger zamanlarda uzagimda dur."

demis.

**

sen de daha hala yok romantizm, yok kendini kaptirmak istemiyor vs. valla once acidim, sonra bastim kahkahayi ne diyeyim. bu saflikla isin zor.

"ilişki istemiyorum" illaki "yeterince güzel ve çekici değilsin" demek değil. bilinçli bir insan pekala çok güzel ve çekici olduğunu düşündüğü ve hatta iyi anlaştığı birini ilişkide gelecek görmediği için istemeyebilir. büyük bir sorumluluk bu. ayrıca darbe alma kısmı da var tabii. kimisi ayrılığı çok ağır yaşıyor, bütün düzeni ve hayatı bozuluyor vs. kimse durduk yere bu yükün altına girmek istemez.

bir erkek olarak kendi adıma tüm samimiyetimle durumun böyle olduğunu söyleyebilirim. üst paragrafta bahsettiğim şey tam olarak bu. çok güzel ve bana ilgi duyduğunu bildiğim, aramın da iyi olduğu bir kız var. çok iyi anlaşıyoruz falan ama ilişki konusundaki beklentilerimiz olsun, hayata bakışımız olsun vs. farklı. birlikte çok iyi vakit geçiriyoruz ama "birlikte" olamayız. ben 8 aydır hala eski sevgilimi özlüyorum diye ağlıyorum, aynı şeyi bir daha yaşamayı öngörülebilir bir süre için istemiyorum. yeri değil, zamanı değil. ama bu yüzden iyi anlaştığım, kendime yakın bulduğum bir insana da "ilişki istemiyom sie" deyip rest çekemem. niye iyi bir arkadaşımı kaybetmek isteyeyim bu yüzden?

ilişki istemeyen her erkek "BAS GEÇ KANKİTO XD" diyen kalpsiz womanizer olmuyor yani, pekala gerçekten acı çekmiş, ürkek vs. olabiliyor. az buçuk zeka kırıntısı da varsa her iyi anlaştığı, hoş bulduğu kadına atlamayacak seviyeye geliyor bi yerden sonra.

Herkes zaten o kişinin sizi sevmeyebileceğini söylemiş. Onu tekrar etmeyeyim. Ama bu kişi başka birini seviyor da olabilir. Benim şu anda sevgilim yok ama hoşlandığım biri var. Bir kız bana şu anda senden hoşlanıyorum dese onu reddetme olasılığım yüksek çünkü aklım başka yerde. Kısaca, erkekler duygusuz, odun gibi yaşayan varlıklar değil aslında. Kuzey Güney'i izlemişsindir. Orada Kuzey sevdiği kadını başkasıyla gördüğünde gözleri doluyor. Erkekler de üzülebilir, erkekler de ilişkilerden zarar görebilir. Bir erkeğin karşısındaki kıza böyle şeyler söylemesi her zaman taktik değildir. Burada samimiyete bakmak gerek.

İlişki bir çok bağlanma ritüel keyif ve acıyı beraberinde getiriyor. Seni bu saydıklarımı yaşamaya değecek kadar önemsemiyorum demektir bu. Siz de birinin hayatında 2., 3. kişi olarak hayatınıza devam edersiniz sindirebilirseniz. Hani yoklukta gideri var tarzında.

Ek:

Bu tür konularda karşı tarafın da dediklerini çok ciddiye alıp kesin doğru bir ifade gibi ele almamak lazım. Günü kurtarmak için söylenmiş politik bir söz, arkasında bir filozofi, bir hayat tarzı yok. Doğru kişi olarak gördüğü birisiyle bir bakarsın 3 ay sonra nişanlanmış o ilişki istemem diyen.

''O da dedi ki "çünkü korkuyor ,kendini kaptırmaktan korkuyor. Çünkü hep acı çekmiş,darbe almış " hahaahahaaa. ilk defa bu platformda bir şeye güldüm sağolun ilişki istemiyor değil sizinle ilişki istemiyor.

''"seni, bırak evlenip "eşim" olarak yanımda görmeye, sevgili olup "sevgilim" olarak yanımda görmeye dahi layık bulmuyorum. ama seninle yatmaktan yana bir sıkıntım yok. benim için bir nevi escort gibisin. tek fark, escorttan daha hesaplı olman. senin gibi birkaç kişi ile daha aynı anda birlikte olabilirim. ancak senin gibi birine karşı sorumluluk duyacağımı sanıyorsan, yanılıyorsun." cümlesini daha kısa bir biçimde ifade eden erkektir.

size sürekli böyleleri mi denk geliyor?

kıyamam...

(bkz: sad but true)''

anlamalık bir şey yok bu tarz adamlarla muhattap olmayacaksın. seven insanın nasıl davrandığını herkes bilir zaten. böyle tipler vur-kaç erbabıdır. onlara kızmıyorum hatta destekliyorum kafalarına göre takılsınlar ama siz bunu göre göre niye üzülüyorsunuz onu anlamıyorum her şey çok açık.

bence o kişi seninle ilişkiyi istemiyor.

Belli olumsuz yaşanmışlıklardan sonra, belli bir yaştan sonra yeni birini tanımak, yeni birine inanmak, onunla birşeyler paylaşmak, tanımaya çalışmak, güvenmek o kadar zor geliyor ki..

"Sevişmek istiyorum ama ilişki istemiyorum" yazanlara bakma.. Nadiren de olsa öyle olabilir ama bu durum farklı..
güven duygusunu kaybeden, aldatılan, olumsuz şeyler yaşayan bir erkek yaralarını bir kadına göre daha zor sarıyor hatta bazen saramıyor..

Gerçekten seviyorsan üzerine düşüp iyi etmeye yaralarını sarmaya çalışabilirsin. Çıkmadık candan ümit kesilmez..

Şu paragraf bence konuyu özetliyor
"Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım. Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm. Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim. Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim. Beni uyandır."

Oğuz Atay

Bir tahtravalli düşün, kim ötekine yanaşsa, bu kişi, üzerine fazla gelindiğini görüp uzaklaşıyor.

Erkek tarafı kadını beğenip yaklaşınca da aynısı başına geliyor. 21. yüzyılda nihayet kadınlar da artık erkek problemleriyle boğuşuyor.

Devir böyle oldu.

Feministlerin ilişki bulamaması da feminizmden geliyor bu arada. Öyle de bir durum var.

Feminizm aile kurumunu yıkan bir akım olarak kadını aileden özgürleştirdi. O yüzden boşverin ilişkiyi sevişin geçin.

Şu olaylar erkeklere orta ve uzun vadede çekici gelmiyor: galeri2.uludagsozluk.com

Seninle sevişelim ama düzgün bir kız ile ilişki kovalayım kafası bu. Türk erkeklerinin geneli böyle maalesef, kız sevişiyor ise ilişki yaşanacak kız değil ama sevişmem de lazım napayım? Issız adamcılık oynayım.

Def edin.

ilişki istemiyorum demek illa beğenmemek değil ki? ilişkinin getireceği yüke sorumluluğa vs. katlanmak istemiyordur. eğer bu konuda kötü deneyimleri varsa, rahatını bozmayacak dozda ilişki alıp huzur içinde yaşamayı tercih etmiştir.

Bence o da seviyor olabilir ama henüz acılarının üstesinden gelebilmiş değildir, geçmişi onu rahatsız ediyordur. Zamanında yaşadıkları hala canını acıtıyordur belki de. Ona biraz zaman tanımalı, yaralarını sarmasına-iyileştirmesine izin vermeli. Bu konuda ona yardım da edilebilir, daha fazla şefkat ve ilgi göstererek onun izin verdiği ölçüde çok boğmadan yanında durulabilir. Eğer Onu seviyorsa peşinden gidilmeli, öyle ilk tümsekte bırakılmamalı. Aşk iyiştirir. Bence siz ve aranızdaki şey buna değersiniz. Tabi bence.

bence arkadaşınla aynı kişiyi seviyor olabilirsiniz, biraz berrak bir kafayla düşününce aklıma bu geldi. başka ihtimal kalmadı çünkü; hiçbirini beğenmiyorsun. ama benim halen bir umudum var ve ben diğerlerine de benzemem malum, ben tik için yazıyorum.

Önce acıdım sonra bastım kahkahayı +1

“Bana değer veriyor biliyorum ama çok hassas ve de darbeli bir zat olduğu için kendini kaptırmak istemiyor :((((“ Ajahah yok öyle bir şey. Hele bir aşık olsun, karşısına çok beğendiği, çok sevdiği, başını döndürecek biri çıksın bak o zaman nasıl zevkle kaptırıyor kendini.

Dolayısıyla bunun meali tam olarak: “İlişki istemiyorum değil, seni istemiyorum ama arada sevişecek biri lazım olduğu için elimin altında dur” +1

Yalnız o değil de hala Issız Adam taktiği ile düşen kızlar kalmış. Çok şaşırtıcı.

Bence olgunun özünde karakterin yalnızlığa bakışının izdüşümü var. Yani karakter geçmişinde yaşadığı bir çatışmadan sonra dünyaya olan bakışını ''kendi amacını sonlandırmak'' olarak tanımlamış olabilir. bu da pektabi bazı sosyal sıkıntıları yanında getiriyordur, mesela ''zurna sendromu''. halk arasında ''beni beğeneni ben beğenmem benim beğendiğim ise beni beğenmez'' dedikleri şey. İşbu yüzden de bazen fiziksel ihtiyaçlardan birisi olan cinselliği giderebilmek için de eldeki avuçtaki imkanlarla yetinmesi gerekebilir.

Herneyse, Bence bakın burası çok önemli; işin özünde eğer samimi ve yaralı bir kalp ile birlikte imkansız da bir aşk varsa yapılacak şey bellidir.

Seviyorsan git konuş. Bence tabi tüm bunlar.

Bence aslında seviyor ama sevgisini gösteremiyor, geçen gün arkadaşımla bu konuyu konuşuyorduk; o da ''seven adam kıskanır abi'' dedi. Konuyu tam anlamamış olabilir herneyse, yani sonuç olarak sevdiklerinizin peşinden gidin, bırakmayın.

Hutbemi bir ingiliz atasözü ile bitiriyorum; Life is journey enjoy it

ben bir kere yaptım, yapmaz olaydım. siz haklısınız, görmeden sollama yapmak kendi hayatıyla kumar oynamak demek.

Ben viraj görüş alanımda ve tamamen boş değilse kalkışmıyorum. Yapmamanız bence de yerinde bir karar, 10 kere başarırsınız, bir kere başaramazsınız, o zaten son girişiminiz olur.

Gerek yok.

Bir de iyi araba kullanmak risk almak manasına gelmemeli bence. Youtube makas atarken ışığa doğru yürüyenlerin videolarıyla dolu.

Benim sağımın uçurum olduğu tek şerit gidiş tek şerit dönüş virajlı bir yolda karşı tarafın önünde kamyon vardı ve beni görmeden solladı. Seçeneklerim hatalı sollayan adamla burun buruna çarpışmak ya da sola hamle yapıp kamyonun altına girmekti. Olabildiğince frene bastım, kamyon da olabildiğince gazladı ve birkaç santimle kaza yapmadık. Kaza yapmış olsak çok büyük ihtimalle ikimiz de hayatta olmazdık. Üstelik burada ben kurallara uygun şekilde şeridinde giden herhangi bir insanım. Başka biri kamyondan bunaldı diye ölmeme ramak kaldı. Hayatta bu tür bir olaya girmem. 3-5 dakika geç gideyim ceset torbasıyla gitmeyeyim mantığındayım.

gececegimden 100de 102 emin olmadan asla yapmam, hele de arabada benden baskalari da varsa.

Asla yapmadım ve yapmam. İyi kullananlar değil olsa olsa insan hayatına değer vermeyen insanlar yapıyor diyebiliriz.

Bolu yolunda kesinlikle yapılmaması gerekir zaten o direkt intihar girişimi olur. Başlık sahibi; yapmayın ne olacağı belli olmaz hayat tek atımlık başka yok

Iyi araba kullanmak demek risk almak demek değil bilakis sıfır risk demek. Yapma. Yapanlara özenilecek bir şey yapmıyor.

risk demektir, bir suru kisi senelerce araba kullanmis olmanin rehavetiyle neyin riskini aldiklarini anlamadan girisirler.
ortalama 10 dakikada bir arabanin gectigi bir yoldan kulaginda kulaklikla gozlerin kapali bakmadan karsi karsiya gecer misin? Buyuk ihtimal bir sey olmaz, ama bunu bir kac kere denersen istatistiki olarak bir gun fena bir kazaya karisacaksin demektir bunun kacari yok. artik ölür müsün öldürür müsün hapis mi yatarsin "kadere" kalmis.

ancak dusuk iq'lu kisilerin yapabilecegi bir davranis modeli. turkiye'nin %95'i dusuk iq'lu oldugu icin boyle birine denk gelmemis olmak cok zor.

"bana bisey olmaz"

bu ulkenin dibine dinamit olan seylerden biri bu dusturdur. digeri de malum ortadogu kanseri iste.

zaten yapılmaması gereken bir hareket ancak bir kaç kere yapmışlığım var. yaparken araca güvenmek ve ekstra kaçış noktalarını düşünerek sollamaya çıktım. 3 yüklü tırı tek seferde solladım ancak her türlü riski almıştım.

Ben de bir kaç kere yaptım lakin çok büyük bir gerizekalılık gerçekten. Tam bir doğal seçilim örneği.

Şimdi her yer bölümüş yol olsa da hala çift yönlü olanlar var. Aşağıdaki örnekler çift yönlü yollar için.

Altımda güçlü araba varken sollama yasağı olsa bile "karşıdan araba gelse de geçerim" dediğim anlarda rahat rahat sollama yaptım. Burada olası bir sıkıntı durumunda karşıdan gelen aracın kaçabileceği bir emniyet şeridinin olması da önemli.

Zaten eskiden tırmanma şeridinde yokuş aşağı iniyorsanız, sağ şerit boşsa ve siz ısrarla sol şeritten gidiyorsanız yokuş yukarı çıkan birisi şövalye gibi sollamaya çıkar sizi sağ şeride geçmeye zorlardı. Ben de yapardım açıkçası.

Virajlarda sollama yaptığımda ise 3-5 viraj önceden gelen araçları kontrol etmişimdir. atıyorum beyaz merso arkası siyah bmw'den sonra gelen yok diye takip etmişimdir. Burada bir tehlike daha var, virajın göremediğin bir yerinde park halindeki bir araç hareket ederse o zaman hesaplar şaşar. o yüzden gene de temkinli olmakta fayda var. Eğer yolu takip etmediyseniz sollama yapan kişi hatalı sollama yapıyor gibi gelebilir.

Gene tırmanma şeritlerinde tepeye doğru şerit benim olsa bile o şeritte bulunmadım, bu sayede sayısız kez kafa kafaya gelip kaza yapmaktan kurtuldum. Adam kendi şeridi olmamasına rağmen tepe arkası dinlemeyip bahsettiğin gereksiz riski alıyordu.

Virajlara körlemesine girenlere çok denk geliyorum, bazısının çoluğu çocuğu da yanında oluyor, yazık...

kurtarabilirim (herhalde?) düşüncesiyle 6-7 kere yaptım. kabul ediyorum salakça bir şey ama uzun yolda oluyor böyle şeyler.

yapmam.
başka bi kötü geçiş de sağlama. sağ şerit boş, bu dangalak niye solda yavaş gidiyor diye hızla gelen araç sağa atıyor son anda kendini. ama direksiyonun pozisyonundan dolayı araç şeride tamamen çıkana kadar önünü görmüyor. gördüğünde de önde duran araç vvarsa kurtaracak vakti olmuyor. sağlama zaten kurallara göre yasak ama bbu hareket daha tehlikeli.

Net bir tavirla sert durusunuzu bozmayın sakın. Aman ne olacak gibi bir tutumla da yaklasirlarsa nasil boyle söyleyebiliyorsunuz deyip ustune gidin. Özel okul demissiniz, her şeyden önce orasi maalesefki bir ticarethane ve ticari itibarlarini zedeleyecek seylerden uzak durmaya calisacaklardir. Hatta genelde zorbalik uygulayan cocuklari okulda barındırmak istemezler.

önce rehber öğretmenle ve müdürle konuşun tatmin olmazsanız milli eğitim bakanlığına dilekçe ve şikayette bulunun ve idareninde konuya olan laubaliliğinden bahsedin.

Çocuğun ailesini de mutlaka bilgilendirmeliler, bizimkinden uzak dursun! Evet eğer somut birşeyler yapmazlarsa milli eğitime başvuracağım.

@acetaminophen suç, ceza kafanıza göre yaklaşabileceğiniz bir şey değil.

@old possum Müdüre ve okula karşı ne yaparsınız bilemem, fakat çocuğu bu konularda bilinçlendirip eğitmeniz gerekebilir. yardım almayı öğrensin.

hiç olayı aranızda halletmeye çalışmayın, karşıdaki çocuğa disiplin suçu aldırmak için ne gerekiyorsa yapın (dilekçe, milli eğitim müdürlüğü, bimer); bu tipler büyüyünce de topluma sıkıntı oluyorlar küçük yaşta etkili bir ceza aldırırsanız gelecekteki çoğu insana yardımınız olur, konuya bu şekilde bakın, en azından yaptıklarının karşılığının olduğunu küçük yaşta öğrenir, belki değişir, sizin çocuğunuza bir daha bir şey yapmaması önemli değil kimseye bir daha bu tarz hareketler yapamamalı.

Kendimi suçluyorum. Nasıl oldu da anlamadım, farkına varamadım bu durumun? Dönem başından beri varmış bu durum,sistematik hale getirmiş yani karşıdaki.

Tesbihle bağlayıp, diğer bir tespihle de kirbacçlamiş. Resmen işkence yapmış.

@acetaminophen okudum, ama bu kişilerin ehliyeti yok. Kanun karşısında çocuk bunlar. Öyle olmaları da normal.

@old possum Kendini suçlamakla bir yere varamazsın, suçlu arayarak da bir yere varamazsın. Bu ve bunun gibi problemlerle gelecekte karşılaştığında hazır olmasına yardım etmek için fanusa koymak yerine bilinçlendirmek gerek. Bu durumda sen yanında değildin, gelecekte de yanında olamayacağın durumlar olabilir, böyle durumlarda kendi çözemiyorsa çözmesi gereken yere başvurmayı öğrenmeli.

edit: Ne yaparsan yap kendini bir de diğer çocuğun anne-babası yerine koy, ondan sonra yap. Buradaki linç ekibine de uyup öfkeyle kalkma. Nihayetinde bütün toplumu 'adam' edemezsin. Bu tarz kimseler gördüğün gibi her yerde. Bunlarla başa çıkmayı öğrenmesi uzun vadede en faydalısı.

gelmiş yine bi tane 20 yaşında ebeveynlere hayat dersi vermeye çalışan tip. müdürü tehdit etmeyi de unutmayın ziyaret ettiğinizde. şuraya giderim buraya giderim falan gibi. müdürden bu öğrencinin şubesini değiştirmesini hatta naklini istemesini isteyin.

Afedersiniz de, mudur mal miymis? Siddet goren insanlardan bazilari icine kapaniyor, kimseye bir sey soyleyemiyor. "Bize gelmemis" diye bildigin sorumluluklarini savmaya calismis. Bence gidip gorusun. Bir de okullarin veli Whatsapp gruplari falan oluyor, oyle bir grup varsa oraya durum bildirilebilir. Oyle bir grup yoksa da, en azindan tanisilan velilere durum bildirilebilir. Diger velilerin haberi olsun durumdan. Mudurle ve rehber ogretmen belki ilk sacmalamadan sonra aksiyon alirlar, bir seyler yaparlar; yapmazlarsa da belki zorbaliga ugrayan tek cocuk da o degildir. Diger velilerle birlikte ses cikarinca bir sey yapmak zorunda kalabilirler. Hicbiri ise yaramazsa da Eksi'de baslik acariz artik.

Cocugun da bir psikiloga gitmesi faydali olabilir. Kac aydir icine atmis. Asil ona bir tedavi gerekiyordur belki de.

Öncelikle kendinizi suclamayın, akran zorbalığı tam o yaşlarda çok fazla görülen ve zorbaliga uğrayan çocukların çaba sarfederek sakladıkları bir durum. Ebeveynlerin çoğu işler cigrindan çıkmadan farkedemiyor maalesef. Normal şartlarda bu yas grubundaki çocuğa sahip ebeveynlerin belirli aralıklar ile çocuğu bu konu hakkında yoklaması en ideali ama insan kendi çocuğunun başına geleceginı düşünmuyor. Bu andan itibaren de yapabileceğiniz bir sürü şey var.

Öncelikle diğer çocuğun ailesinin muhakkak haberdar olmasını sağlayın, müdür ile ciddi bir konuşma yapın. Rehber öğretmen ile görüşün. Özel okul olduğu için konuyu cozmek için daha fazla çaba sarfedecekler muhtemelen. Eğer ki müdür üstünde durmazsa okulun şubeleri varsa, ifşa edeceginizi söyleyin. Gerekirse müdürün de üstündekiler ile görüşün. Maalef siz onlar için veli olmak yanında aynı zamanda musterisiniz. Dolayısıyla hassas davranmak zorundalar. Diğer çocuğun ceza almasını saglamalisiniz ki yaptığının suç olduğunun farkinda olsun. Bu arada unutmayın, o da çocuk. Yetişkin biri gibi kararlar almasını ve davranmasini beklememek gerekiyor. Ailesi kimdir, nedir bilemiyoruz. O yüzden çocuk yerine aile ile muhatap olun.

Şahsi fikrim çocuğunuz çok etkilenmeyecekse gelecek sene okul değiştirmeyi, bu sene için de şube değiştirmeyi düşünebilirsiniz ama önce kendisine sorun.

Muttlaka psikolojik destek almasını da sağlayın. O yaşlarda zorbalığa uğrayan çocuklar ilerideki dönemlerde psikolojik sorunlar yaşayabiliyor.

Bu işin tek rasyonel yolu olayı resmiyete taşımaktır. Olay tekrarlanırsa götürün çocuğu hastaneye. Acil serviste çocuğun psikolojik (eğer olursa fiziksel) şiddet gördüğünü anlatın. Sonra raporla birlikte polise gidin ve şikayetçi olun. Soruşturma açılırsa savcı kısa sürede o çocuğu ifade için çağırır. Şimdi 12 yaşındaki bir çocuğun çocuk mahkemesine çıkmasına abartı diyenler olacak ama bence abartı değil. Ben böyle tiplerin ileride daha çok sorun oluşturduğunu gördüm. Okul, çocuğun ailesi ve son bir konuşma da çözüm olmazsa en açık yol bu.

Ben olsam okulun onunde protesto ederdim.

ya bu tip çocukların ailelerinin de bir şey olmadıklarını düşünüyorum. o çocuğun çıktığı aile nasıl bir pisliktir kimbilir. bir de sinirlerinizi o insanlarla bozmayın, laftan anlayacaklarını ya da çocuklarına bir şey yapacaklarını sanmıyorum açıkçası. direkt müdürle konuşun ve bu duruma müdahale etmelerini ve alacakları tavrı takip edeceğinizi, durumu değiştiren bir şey yapmazlarsa okulu ve yönetimi şikayet edeceğinizi söyleyin, sizi güçsüz görmesin.

dissendium'un önerisi de iyiymiş, çocuğunuzun vücuduna bir zarar verirse anında rapor alın. inanılmaz faydası olur.

Meb'e şikayet edin. Müfettiş gönderip idare ile bir güzel ilgileniyorlar.

Bu çocuğa bu güne değin, şiddet ilkelliktir, şiddetle çözüme varamazsın, konuşarak çözüm üretilir , arkadaşlarını şikayet etme, sorunlarının üstesinden uzlaşarak gelebilirsin, insanların farklılıklarına saygı duy ve oldukları gibi kabullen öğretileri verildi.Belki de yanlış yaptık, dönüp anne baba olarak kendimizi de sorguluyoruz şimdi. Çocuğun karşına bu tip mesele çıkınca işin içinden çıkamamış ve olay bu noktalara gelmiş. 12 yaşında bir çocuk kafasında doğru muhakemeleri yapıp, taşları doğru yerlere oturtamamış. Şiddetin üstesinden gelememiş. Korkmuş, ki bir yetişkin de korkar ve konuşamaz o çocuktan öyle bir tip gördüğüm kadarıyla.

Pazartesi bir çözüm süreci başlatmalılar. Bakalım neler olacak.

Bir özel okuldan bahsediyorsak biraz kanıt ve sosyal medya adamların ipini çeker diye düşünüyorum. En hızlı çözüm yöntemi bu.

Mahalle arasi emlakcinin ev sahibi ile arasi iyidir. Yardimci olur. Kurumsallar da daha zor olur. Siz pazarliginizi yapin o konusur ev sahibi ile olmadi ev sahibi ile bulustugunuzda konusursunuz.
Ama 2200u 1700e dusurebileceginizi sanmiyorum. Yillik verseniz 1700e belki evet der.

olur. genelde biraz pay bırakıyor emlakçılar da.

ama 500 tl düşmez kimse kolay kolay.

Türkiye’de herkes ile pazarlık yapabilirsin

Ben kira miktarını direk ev sahibinin ağzından duydum. Emlakçım sağosun bir 150 lira kadar düşürttü. Fakat daha önceden konuşulup ayarlanmış bir şeyse bilemem. Gerçi böyle bir şeyin olmasına imkan vermiyorum, yan sokaktaki aynı ayardaki evlerin kirası daha yüksek.

Standart evler için pazarlık payı vardır ancak rezidans, site, lüks daire vs tarzı yerlerde pazarlık yapmaya çalışman o evin sana verilmemesine sebep oluyor. Bizzat yaşadım bunu maalesef.

tv+internet: 110 tl
su: max.30 tl
gaz: 250-280 tl
elektrik: 100-120 tl

İnternet: 63 tl ttnet, özelliklerini bilmiyorum.
Tv: yok
Su+elektrik: 100-110 toplanda
Doğalgaz: 85-100’ü geçmedi.

Buna ek olarak cep telefonum ve apartman aidatı var.

internet: 55 tl superonline
su: kontörlü. 45 günde bir 30 tl yüklüyorum.
gaz: max 140 kışın.
elektirk: max gelen 75
aidat: 15

İnternet 80, çok yavaş 6-7mbit
Su 10-15
Gaz en fazla 170
Elektrik ortalama 35-40

- türk net, 35 mbit sınırsız, 59 tl
- tv için para vermek büyük saflık bu dönemde
- aylık 40 lira civarı
- ısınma kış aylarında 200-250 tl
- elektrik ortalama 40 tl

fiyatları karşılaştırırken şeye dikkat et, mesela bazı sitelerde petekleri açsan da açmasan da ısınma parası ödüyorsun.

Superonline kullanıyorum memnunum. Müşteri hizmetleri Türkiye standartlarının üstünde diyebilirim.

turk.net'ten uzak dur. turksat uydunet iyidir ama modemi bi yerlerden ayarlaman lazım.

akn ve taahhüt yok diye turk.net tercih ederdim. bi yerden bi modem bulup deneyebilirsin.

ben şahsen teledünya+uydunet kullanıyorum, kendi verdikleri modemin dandikliği haricinde memnunum. fakat bu tarz mevzular bölgeden bölgeye alt üst olacak şekilde değişebiliyor, dolayısıyla performans açısından mahalleliye danışmakta fayda var.

şahsen türk net kullanıyorum, hızından ve fiyatından baya da memnunum. ama kurulumu vs her şeyi kendim yaptım çünkü herhangi bi servisi yok. bir şeyler aksarsa da ihtar çekip iptal edicem aboneliğimi zira adamlar kuruluma bile gelmediler para aldıkları halde.

Turk.net akar

previw

Fotoları açtığın önizleme uygulaması defaultta o dediğini yapabiliyor olmalı zaten.

yok yapamıyor malesef

Siber güvenlikte CVE database'i var, herhangi bir uygulamada bulunan güvenlik açıklarını buraya kaydediyorlar. Bu da onun istatistiklerini tutmuş.

Dubai'ye yılda 3-4 defa gidiyorum, bu tarz ortadoğu ülkeleri için tek tavsiyem ucuza kaçmayıp prosedürü harfiyen takip etmeniz. Bir aksilik olursa ortada kalma riskiniz var.

Lise 3 sevgilim ile üniversite 2 de ayrıldık. Üniversite bitti askerlik yaptım arada 2 kişi oldu ciddi birisi ile aile tanışması falan da oldu hatta. Ayrılıktan tam 5 sene sonra yeniden başladık, Ağustos ayında evleniyorum.

Tekrar iletişim kurma isteğimi mantıklı düşünüp karar vermesine bağlıyorum onun gibi olgun birisini bulamadım.

Sevişmek için.

İletişime geçen birkaç tane oldu.
Biriyle arkadaşa evrildik, üç dört güne bir konusuruz.
Diğerleriyle konusup görüşmüyorum.

Eski eşim de mesaj atmıştı iki sene sonra ama cevap bile vermedim açıkçası.

Can sıkıntısı diye düşünüyorum.

Bazıları iletişim kurmak istiyor, mesaj atıyor yani. Bazıları da yok oldu gitti

oldu. daha çok ayrılık tazeyken oldu. çok konuşurum ben. bir de lakabım kültür mantarıdır. :) benim böyle bıcır bıcır olmam nedeniyle hayatından çıkınca çok yalnız hissettiğini söylemişti biri. çok hoşuma gitmişti.

erkek seks için arar.

10 yıldır her yıl düzenli arayıp soran var hiç de napiyorum ben napıyosun sen demedik çok acayip dedektif gibi bilgi alıp rahatlıyo adam

Bir tanesi ayrıldıktan sonra 1 sene boyunca aralıklarla iletişim kurmaya çalışmıştı. Hangi özelliğime bağlamalı, bilmiyorum ama bu tür durumlar için bence yapılacak tek şey en fazla bir kez daha sevişmektir o kadar, aman diyeyim.

Evet. Boşta kalınca arıyorlar. Ben de boşta kalınca arıyorum.